Chiron’a Yakın Duran Herşey, Jüpiter’e Kare … Yosun Tutmuş ACI BEDEN Hikayeleri!

japanese_samurai_armor_2010_811-547x1024 (1)
Resim:

Chiron’a Yakın Duran Herşey, Jüpiter’e Kare … Yosun Tutmuş ACI BEDEN Hikayeleri!

Chiron, yaralı şifacı olarak bilinir. Bu aralar Balık’taki Stelyum’un tam merkezinde duruyor… Stelyumun bileşenleri ise bir yandan uzaklaşsa da Mars, Retro olup Chiron’a doğru meyleden Merkür, Güneş, Venüs ve Neptün… Yani bütün iç gezegenler ve daha fazlası onun etrafında. Üstelik bizi gaza getirmek için olduğu yerden yayın yapan Jüpiter ile de kare… Gerçi o kare ne zamandır orada ve usuldan işini yapıyor! Ama şimdilerde bütün sülaleyi etrafına topladığı için Jüpiter’in ”Haydiiii Hopppaaa” nidaları ile, Chiron’un ”Durun bacılarım, kardeşlerim! Nereye?” uyarıları birbirine karışıyor. Tabi hal bu olunca içimizdeki sıcak sularla, soğuk sular da birbirine bulaşıyor… 

Yatak altlarındaki, sandık odalarındaki, tavan aralarındaki iskeleletler takırdıyor ve hayaletler ses veriyor Dostlar! Babamızda C-vitamini olduğumuz günlerden beri canımızı yakmış ve damarımıza basmış meseleler birer birer uzatıyor kafasını camdan içeri ve onlarla ilgili takıntılarımızı çözmemiz için kendilerini hatırlatıyorlar…

Ne yapıcaz? ”Eh… Yine Bana Esmer Günler!” deyip kaderimize mi küsücez? Galiba bu defa iş o kadar basit değil…

Acılarımızı bir elbise gibi giyeriz üstümüze. Gözyaşlarımızdan yosun tutar kendimize kalkan ettiğimiz acı bedenlerimiz. Ama aslında acıyı severiz biz! Yani acılar bir tür eski, rahat ayakkabı gibidir gündelik yürüyüşlerde ayağımıza geçiriverdiğimiz… Hani geçen gün de demiştim ya; onlar bizim bahanelerimizdir!

Jüpiter’in bir de ilginç karşılıklı ağırlama hikayesi var serde! Jüpiter efendi kendi adamı olan Yay’ın zıt burcu olan İkizler’de, İkizler’in yöneticisi Merkür ise klasik yöneticisi Jüpiter olan Balık’ta yol alıyor. Yani hem Merkür, hem de Jüpiter en kendi doğalarına aykırı sularda geziyorlar, kare yapıyorlar, ama birbirlerini karşılıklı ağırladıkları için  bir tuhaf iş birliği içindeler, veee, hattaa, üstüne üstlük Merkür Retro… Bu ne yaman çelişki Ya’RAB 🙂 Eh, bir de Merkür’ün istikameti Chiron’a doğru bodoslama olunca, hikaye daha bir netlik kazanıyor;

Tanıdık acılar bahanelerimizdir demiştik ya az önce… Merkür düşünce ve davranışlarımız, Jüpiter de kendimize çizdiğimiz ufuk ve umut dolu planlarımızdır! Ama yanlış sularda birbirlerini ağırlıyorsa umutlar ve tutumlar… Hele bir de geçmişe vurgu yapan Retro zamanıysa, neyle karşılaşırız; hatalarımızla… Alışılmış bahaneler ve tanıdık hatalar yüzyüze gelince ne olur peki; tercihe bağlı olarak ya ”Ben Oynamıyorum”a bağlar, ya da ”Farkındalık” kulvarına mecburi U-dönüşü yaparız!

”Yaw bu çok sert bir açıklama oldu… Anavatanı çöküşten kim kurtaracak?” diyorsanız… Yine Stelyumda aramak lazım derim ben cevabı. Çünki şu yeryüzünde ne dert varsa, dermanı da hemen yanıbaşında farkedilmeyi bekler!

Venüs-Neptün kavuşumu şefkat pınarı gibi şırıl şırıl akıyor ayağımızın dibinde… Bunun da Jüpiter ile karesi olunca, hedonizm yani hazza düşkünlük ve kendini iyice salma tüyü vardır gerçi! Ama insanoğlu tercihleri ile yaratır kaderini; Üzüm üzümdür. Ondan şıra yaparsın şarap da… Şarap güzeldir 🙂 Yemeğin yanında bir kadeh de içersin, sızana kadar bir küp de… Dünya nimeti had hudut bilerek kullanana şifa, ucunu kaçırana cefa getirir!

Nitekim şefkatin bile fazlası adaletin terazisini bozar…

Ne kendinize ne de başkasına ACIMA ile yaklaşmayın Dostlar! Şefkat acıma değildir… Özünde saygı olmayan hiç bir şey, özünde öze seslenme, özü hatırlatma, özü canlandırma olmayan, sadece durumu geçiştiren hiçbirşey, çözüm değildir! Zararı arttıran tutumları desteklemektir hatta… Zararı arttıran tutumlarınızı bahanelerle desteklemeyin.

Sadece affedin! Sizi ıslatan yağmuru, size havlayan köpeği, durmayıp geçen taksi şöförünü, trafiği, her yaptığınız işte kusur bulan ve tıpkı annenize ya da babanıza benzeyen patronu, ayaküstü flörtlerinizde ruh-uyuşmazlığı içinde olduğunuzu iddia ettiğiniz eşinizi,  Türkiye‘yi ve dünyayı bir keşmekeşe sürükleyen bencil ve yalancı politikacıları, havayı kirleten fabrikaların sahiplerini… hepsini affedin ve FARK edin ki; onlar da tıpkı sizin gibi, bir takım BAHANELER’in ardına sığınarak yaptıkları hataları ısrarla ve defaatle yapıyorlar! Yani öyle bir hal ki; yumurta mı tavuktan çıkıyor, tavuk mu yumurtadan belli değil 🙂

Nasıl dur deriz bu gidişe; kendinizi de bu hengameye kapıldığınız için affedin. Ve aynı şekilde davranmak ZORUNDA olmadığınıza inanın artık…

Size borcunu ödemeyenlere kızmayı bırakıp, onların ruhunun selameti ve rızk açıklığı için dua edin mesela… Eşinizin olmadığı gibi biri olmasını beklemeyi bırakın da, olan halindeki iyi yanları okşayan birşeyler yapın, yapın ki kendini hatırlasın… Akıl sorup da dediğinizi yapmayanlara kızıp azarlamayı, sonra da bir daha altını çizee çizeee sizin bakış açınızı anlatmayı bırakın da, ”Ben sana ve hayata güveniyorum. Öyle de desem böyle de desem bildiğini okumayacak mısın… Yürü git, ne istiyorsan onu yap! Nasıl olsa elde ettiklerinle beklediklerin arasındaki denklem sana en doğru cevabı verir.” deyin… En önemlisi, hiç bir yaptığınızı başkaları onu, şunu, bunu desin ya da demesin diye yapmayın da ”Kendinize Öyle Yakıştırdığınız İçin” yapın…

Hayatın mağduru olmayı da mağruru olmayı da bırakın Dostlar! Sadece yolda bir yolcu olun. Su gibi akın Balık’tan örnek alıp… Akın da yolu bulun 🙂

Emerson, Lake & Palmer söylüyor … FROM THE BEGINNING

”Herşeyi açıkça göreceksin…
Göreceksin ki; zaten olman gereken yerdesin
En başından beri… ”
 
[youtube=http://www.youtube.com/watch?v=UtGjJVcrKQU]

1 Yorum

  1. fatıma

    çoğu zaman göZüme takılan eski yazılarını tekrar tekrar okuyorum RABBİMDEN gelen bir tevafuk olarak yaralarıma merhem buluyorum aklın şuurun kalbin yolun ve bahtın hep açık olsun ALLAH İLE DOLU OLSUN junom…

Bir Cevap Yazın

Arşiv

Kategoriler

Juno - Kendi Halinde Bir Yıldız Gözlemcisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et