Bir KADİR GECESİ İçin ”Sema Tasviri” ; Operasyon Modumuzda Değişim Zamanı

23 Temmuz’u, 24’e bağlayan gecenin Kadir gecesi olduğuna karar verdi bilenler… Ben de bu gecenin sema haline göz atayım dedim 🙂

Bu gecenin temel göstergeleri;

– Uranüs Satürn arasında 150 derece açı

– Su Grubunda Satürn, Merkür, Chiron üçgeni

– Aslan’daki Güneş Jüpiter kavuşumu ile Terazi’deki Mars arasında kare

– İkizler’deki Ay ile Terazi’deki Mars arasında üçgen açı

MEALİ;

Operasyon Modu (Modus Operandi) diye bir tabir vardır. Bir kimsenin/eşyanın çalışma yöntemini veya alışılmış davranış/varoluş halini tanımlamakta kullanılır.

Ağır hareketli gezegenler – Neptün, Pluto, Uranüs, Satürn, Jüpiter, Chiron – dünya halimizin geniş zamanlı ve kapsamlı olarak göstereceği dönüşüme dair işaretler taşırlar.

Satürn’ün Akrep’teki süreci, dünyanın bir ”zemin değişikliği” geçirdiğine işaret etmektedir. Zamanın ve mekanın işleyiş kuralları dönüşmektedir. 2015 başı itibariyle Satürn Yay’a geçtiğinde farklı bir plana geçmiş olacağız ve bizler de hayat planlarımızda kalıcı değişimler yapmayı isteyeceğiz.

150 derecelik açı, 90 + 60 yani bir imkansızlık ve bir uyumun toplamına delalet eder. İmkansızlık, yıpratıcı bir uyumsuzluk içeren bir duruma adapte olmak ZAMAN ister ve ciddi bir dönüşümdür. Koç’taki Uranüs’ün – Akrep’teki Satürn ile 150 derece tam açı yapması, yılın geri kalanında – yani Satürn Yay’a geçene dek – dünyanın operasyon modunda olacak değişimlerin, bu gece adının konduğuna işaret eder!

Satürn’ün birkaç günlük süreç içinde Yengeç’teki Merkür ve Balık’taki Chiron ile Su Üçgeni oluşturması, şifaya delalettir. Dolayısıyla bu üçgenin mesajı, zorlayıcı görünen koşullara UYUM sağlamak adına, içselleştirilmesi gereken nitelikleri dile getiriyor olabilir;

Balık’taki Chiron, çektiğimiz acıların, insanlığın ortak kaderine şefkatle bakmayı ve ”kendine acıma” eğilimini, ortak şifalanma bilincine dönüştürmeyi vaazeder… ”Madem herkesin canı yanıyor, gelin birbirimize şefkatle yaklaşalım ve yaraları saracak yollar bulalım!” der gibidir.

Yengeç’teki Merkür, aile sevgisini, aidiyet duyduklarıma karşı korumacı – kollamacı bir yaklaşımı temsil eder. Dünyada geniş kapsamlı bir zemin değişikliği yaşandığını gösteren Satürn ve ortak şifayı temsil eden Chiron ile üçgen yapmasından çıkan mesaj şudur;

”Kendimi, ya da sadece BENDEN bildiklerimi koruyup kollamakla yetinmeyeceğim. Bütün insanlık acı çekiyorsa, ortak bir şifayı mümkün kılan yollara yöneleceğim. Aksi takdirde hepimiz tek başımıza acı çekmeye ve kişisel yıkımlarımızın getirdiği çıkmazlar içinde hırpalanmaya devam edeceğiz.”

Uyumu getiren bu olacaksa, uyumlanma zorluk çektiğimiz, imkansızlara, çıkmazlara düştüğümüz yeri de tariflemekte fayda var 😉

Bunu cevabı da Jüpiter – Güneş kavuşumunun, Ay ile üçgen halinde olan Mars’a yaptığı karede;

Her gezegenin ve her oluşumun aydınlık ve karanlık yüzleri vardır…

İkizler’deki Ay ile Terazi’deki Mars arasında oluşan üçgeninin aydınlık yüzü; duygusallık yerine güçlü sezgiler ile davranmaya ve olaylara sert tepkilerle cevap vermek yerine, uygun olan davranış modelini bulmaya işaret eder. Karanlık yüzü ise; anlık değişimlerin bize zarar vermemesini sağlamak adına, belkemiksiz ve samimiyetsiz davranmaktır.

Aslan’daki Jüpiter – Güneş kavuşumunun aydınlık yüzü asil bir yüreğe sahip olmak, hayatı ”eksiklik ve yoksunluk korkusu”ndan azad olmuş bir yüce gönüllülükle sürdürmektir. Karanlık yüzü ise, kendini üstün görmek ve asla sarsılamayacak bir yaptırım gücüne, asla yıkılamayacak bir iktidara sahip olduğunu zannetmektir!

İki mesaj çıkar bize bu kare ve üçgenden;

– Ne ”BEN” diye övünüp böbürlen ve diğerlerini yok say, ne de ”Eyvallah Padişahım” diye el etek öperek, gerçeği yok say… Zira her iki tavır da, mahvına sebep olacaktır.

– Eğer gücün sende değil, Yaratan’da olduğunu kabul edersen, hayat içinde gördüklerine duygusal tepkilerle yaklaşıp isyan etmek ya da işine gelenler olduğu müddetçe sessiz kalmak yerine, sakin bir ”farkındalık” ile yaşamak mümkün olur. Eksiklik ve yoksunluktan azad olan RAB ile gönlünü birleştiren, ne kimsenin üstüne yürür, ne de üstüne yürünmesinden korkar! Değiştiremeyeceği şeylere asilce sabreder ve zamana bağlı gelecek olan adaletten şüphe duymadan, olacakları izler…

Etrafımızda, HAKSIZLIK, ŞEREFSİZLİK, ÖLÇÜSÜZLÜK, HADSİZLİK ve KİBİR, niteliklerini yansıtanlar kadar, AYMAZLIK, ALDIRIŞSIZLIK, BENCİLLİK niteliklerini yansıtanlar da olacak, TARAFLI ve SAPLANTILI davranışların oluşturduğu ya da vesile olduğu acılar, hem bizi hem de etrafımızdaki – büyük ailemizdeki – insanları vurmaya devam edecektir.

”Öteki”ni de kendimiz kadar sevmeyi ve kollamayı öğrenmedikçe, insanlığın büyük bir aile olduğunu idrak etmedikçe, bize haksızlık edenlere dahi yapılan haksızlığa DUR demedikçe, bir yanımız mağdur, adaleti-arayan, yardım-isteyen olsa da, diğer yarımız kibirli, aymaz, bencil olacak, ve huzur bizden uzak duracaktır.

Diller İLETİŞİM, Irklar FARKLILIKLARIN BİRLİĞİ İLE GELEN ÇÖZÜM, Dinler ise YARATAN’ı İDRAK için vardır. Ama insan, RABBİN ”duvarlarını sevgi ile örün” dediği binaya taş taşımış ve dili de, ırkı da, dini de kendine ayrıcalık ve güç edinmek için kullanmıştır. Yani bize verilen nimetleri BİRLEŞTİRİCİ olmaktan çıkartıp, AYRIŞTIRICI olmaya dönüştürmüş olmak bizim kaderimizi yazan bir lanettir.

Atalarının lanetini sürdürmek değil temizlemektir insanın boynuna borç olan…

Dinler, diler, ırklar, çıkarlar, korkular, önyargılar ayırıyorsa da bizi, AYNI YARATAN’ın LÜTFU ile kutsanmış olmak BİRLEŞTİRMELİ’dir.

Kadir Gecesi’nin bize haberini verdiği Operasyon Modu değişimi, naçizane görüşümle budur. İdrak etmek ve uyumlanmak nasip ola…

O zaman, dualarımız, kendimiz kadar komşumuz ve düşman bellediklerimizi de kapsasın bu gece ve her gece… Zira RABBİN bütün günleri ve geceleri kutsaldır ve samimi gönüller için kapılar her daim açıktır.

Neyzen Tevfik’ten Suzinak Taksim’le bütünlemek istedim bu yazıyı. HAYIRLI KANDİLLER!