8 Aralık 2022, İKİZLER Burcu’nda DOLUNAY; ”Boş Yaptığımız” Yeri Fark Etme Zamanı…

Sharon Marie Winter
Resim: Sharon Marie Winter

8 Aralık 2022, İKİZLER Burcu’nda DOLUNAY; ”Boş Yaptığımız” Yeri Fark Etme Zamanı…

8 Aralık 2022 günü, İstanbul’a göre 07:07’de DOLUNAY adını verdiğimiz Güneş – AY Karşıtlığı tam halini alıyor. DOLUNAY haritasını yorumlarken aşağıdaki göstergeleri dikkate alıyorum;

  • Güneş Yay Burcu’nun 16 derecesinde, haritanın 1’inci evinde,
  • AY İkizler Burcu’nun 16 derecesinde, retro konumdaki Mars ve RIGEL Sabit Yıldızı ile kavuşum halinde, haritanın 7’inci evinde,
  • AY’ın yöneticisi olan Merkür, Oğlak Burcunda,
  • Haritanın Yükselen Yöneticisi ve Güneş’in girdiği Yay Burcu’nun Yöneticisi olan Jüpiter, retrodan çıkmış halde 29 Balık Burcu’nda, Neptün ile kavuşum halinde ve Merkür’e kare açı yapıyor.

MEALİ;

24 Kasım’da ”geçmişten getirdiğimiz arzular, hevesler, hüzünler, özlemler konusunda yeni başlangıçlar yapmak ya da bu tanıdık duygulara yeni bir gözle bakmak” temalı bir YENİAY yaşamıştık. Bu DOLUNAY’da ise neleri abartmış, nelere fazla anlam yüklemiş olduğumuzu, neleri yaşamayı çok istediğimizi zannederken birden duygularımızdan çok emin olmadığımızı ve aksiyon almakta kararsız kaldığımızı görebiliriz.

Ne gibi deneyimler bizi bekliyor derseniz;

  • Büyük sözlere, parıltılı iddialara, imajı kurtarmaya yönelik jestlere paye vermemek, sadece somut sonuç getiren hareketleri dikkate almak gereken bir zaman!
  • Bir olayda ertelemeler yaşanıyorsa ya da biz erteleme eğilimi gösteriyorsak, ille başladığımız gibi devam edelim diye yapılan zoraki ittirmeler yerine gerçeğin ortaya çıkmasını teşvik edecek dürüst ve cesur yaklaşımlar çok gerekli…
  • Biz bir şeyin olması için çok arzu duysak da zaman, zemin, olaya dahil olan diğer insanlar bu konuda hazır ve uygun değil ise, büyük beklentiler ve hayal kırıklıkları yaşamamak, her şeyin zamanla hak ettiği zemine oturacağını düşünerek akışa müdahale etmemek ve kendimizi fazla paralamamak en iyisi…
  • Duygusal bir bağlantı ya da bir iş anlaşmasında kendimizi büyük adımlara ve uzun vadeli sözlere hazır gibi hissetmiş ve karşımızdakilere böyle göstermiş olsak da, iş gelip gerekli aksiyonları almaya dayanınca, ne istediğimi tam bilmediğimizi, duygularımızın dalgalandığını, erteleme ve oyalanma eğilimi duyduğumuzu fark etmemiz mümkün. Bu aşamada kendimize dürüst olmamız, kaçak ve kaypak tutumlara sığınmamamız, bizi ne istediğini bilmez hale getirenin hangi kaygı olduğunu iyi incelememiz çok yerinde bir hareket.
  • Biz kendimizi bir ilişki, bir ortaklık, bir bağlantı konusunda çok yükselmiş ve çok fazlasına hazır hissederken, karşımızdakilerin gaydırı gubbak davrandıklarını, ellerini taşın altına koymadıklarını, hatta ortada sandığımız gibi bir zemin olmadığını görmemiz mümkün. Duruma aşırı anlam yükleyenin, karşımızdakini gözlemeden ve dinlemeden büyük beklentiler içine girenin ya da olayı bizim kafamızdaki boyuta çekmek adına aşırı çaba göstererek karşımızdakileri içini dolduramayacakları bir role itenin biz olduğunu idrak ve kabul etmemiz gerekebilir.
  • İstediğimizi sandığımız şeylerin bize getirdiği yükümlülükler karşısında içimize kaçıp konfor alanımıza sığınmak ya da kontrolü kaybetmekten çekindiğimiz bir yola çıkmak yerine bütün dizginlerin elimizde olduğunu bildiğimiz bir alanda kalmak gibi eğilimlerimiz olabilir… Bu durumda istediğimizi düşündüğümüz şeyleri neden önemsediğimiz, bu hedefleri birilerine bir şey ispat etmek için mi kendimize koyduğumuz, kendimizi görmek istediğimiz asıl yerin ne olduğu gibi soruları dürüstçe sormak ve cesur cevaplar vermek zamanı! Ayak sürümemize neden olan gerçek arzularımızın farklı olması ise, bununla yüzleşmeliyiz. Bizi geri çekilmeye sevk eden sadece bilmediğimiz bir yolculuğa çıkmaktan dolayı duyduğumuz kaygı ise, fazla güvende kalma ihtiyacımızın bizi kendini gerçekleştirmekten alıkoyan bir hale dönüştüğünü idrak etmeliyiz.

Neyi neden arzu ettiğimizi, bir şeye neden belirli bir anlamı yüklediğimizi sorgulamadan yaşıyoruz çoğu kez… Bize öğretilmiş olan kalıplar, dayatılmış olan yaşam formatları, belletilmiş olan öncelikler var. Biz bunlara uygun yaşamak için kendimizi ittirip duruyoruz. ”Şöyle olursan güvende olursun. Şurada yaşarsan rahat edersin. Böyle bir yerde çalışırsan başarılı görünürsün. Şöyle bir ilişkin olursa kendini değerli hissedersin. Şunları yaparsan insanlar seni ciddiye alır.” gibi yargılarla doluyuz. Bu yargılara uygun bir hayatımız olmadığında kaygılı ve güvensiz oluyor, kendimizi eksik hissediyoruz. Ne var ki bu çerçevelerin içinde bir hayat kurguladığımızda da elimizin ayağımızın bir tarafa başımızın ve kalbimizin başka bir tarafa gittiği, bizi mutlu edeceğini sandığımız şeylerin birden anlamsız geldiği  nice durum var.

Galiba biz kendimizi ve hayatı OLDUĞU GİBİ görüp kabul etmekte biraz zorlanıyoruz… Olana cesaretle bakıp, olanı samimiyetle tanımlayıp, tercihimizi dürüstçe yaşamaya, kendimizi de etrafımızdakileri de özgür bırakmaya pek alışık değiliz. Kendimizi de hayatı da insanları da itip çekerek bize güvenli görünen bir durumu zorluyoruz. Sonra da o durumu sabit tutmaya çalışırken ne biz gerçekten huzurlu ve hoşnut oluyoruz ne de duruma dahil olanlar huzurlu ve hoşnut kalıyorlar.

Gerçekten değer verip ayakta tutmaya çalıştığımız şeyler için çaba göstermek şart. Böylesi bir çaba gücünü sevgiden alıyorsa ne mutlu bize… O vakit kaçak göçek, yarım yamalak, ertelemeci ve çekinik olmaya gerek yok. Ancak bu çabayı göstermek, nereden çıktığını anlamadığımız bir zorlantı, bir iç baskı, bir hırçınlık, bir yedi düvele kızgınlık haline neden olmaya başladıysa, orada bir sıkıntı var! Ya biz üzerimizde baskı oluşturan ve kaygılarla beslenen bazı yargılar, ön kabuller ve zanlarla bu çabaya girmişiz ama aslında orada bizi besleyen bir şey yok… Ya da çabamızı yönlendirdiğimiz hedefte bir sorun var. Orada sandığımız gibi olmayan bir şey var ve biz bunu görmeyi reddediyoruz.

HAKİKAT İNSANI ÖZGÜR BIRAKIR! Muhteşem bir cümle… Hakikate sırtımızı dönerek zanlarımız, yargılarımız ve kurgularımız ile yaşamaya çalışmak, verimsiz bir toprağa ısrarla tohum ekmek gibidir. Sadece hayal kırıklığı ve tükenişe yol açar. Olanı olduğu gibi görmek ve kabul etmek, bize kendimiz olmak, kendimizi hiç bir şeye mecbur ve mahkum hissetmemek, ”hal bu ise şöyle bir yol çizerim” diyebilmek için bize şans verir.

Dürüst ve hakikati kucaklamak için yürekli bir DOLUNAY olsun 🙂

Melody Gardot – Once I Was Loved… Sadece çok güzel olduğu ve ”NE OLURSA OLSUN ASLINDA ÇOK SEVİLDİĞİMİZİ” bize hatırlattığı için…

 

 

 

8 Adet Yorum

  1. NURAN

    Bakış açınız bilginiz değerlendirmeniz çok değerli Sizden öğreniyorum Teşekkür ederim

  2. Funda

    Yine tam isabet. Verimsiz bir toprağa ısrarla tohum ektigimin farkindayim. Bunun nedeni verimli topragimin olmamasi ve sonuc alamasamda cabamin bir gun Allah tarafindan degerlendirilecegine olan inancimdir

  3. Nurcan

    Astroloji yorumu degil ksiisel gelişim kitabından bir sayfa okuduğumu hissettim. İnanılmaz isabetli çıkarımlar ve empatik açıklayıcı bir dil, kesinlikle kitap yazmalisiniz

  4. İpek Kurt

    Şu anda sosyal medya orucunda olsam da, asla yazılarını kaçırmak istemediğim bir rehber, tatlı ve sıcak bir ışıksınız. Sevgiler,

  5. Mükerrem

    Müthiş, yolda olanın yolunu açan bir yorum,teşekkürler

  6. Nihal Yıldırım

    ”hal bu ise şöyle bir yol çizerim” diyebilmek için her birimizin şansı açık ve yolları hayırlı olsun. Yine kelimelerle ahenkle dans etmişsiniz.
    Sevgiyle

  7. su

    Bayılıyorum yazılarınıza🤍🍀🤍

  8. Badegül

    Kalbinizden öperim🙏🦋💜

Nurcan için bir cevap yazınCevabı iptal et

Arşiv

Kategoriler

Juno - Kendi Halinde Bir Yıldız Gözlemcisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et