14 – 20 Ekim 2021 Dönemi GÜÇ SAVAŞLARI!

14 – 20 Ekim 2021 Dönemi GÜÇ SAVAŞLARI!
14-20 Ekim 2021 süresince gökyüzünde birkaç dikkate değer görünüm var. Birincisi önce Güneş ve Pluto arasında sonra da Mars ve Pluto arasında kare açılar oluşacak. Ancak aynı süreçte Güneş ve Mars Jüpiter ile ılımlı açı içinde olacaklar ve tam bu aşamada Jüpiter retrodan durağana sonra da normal akışına geçiyor olacak. Merkür de Retro sürecini tamamlayacak.
Ana temamız 6 Ekim’deki YENİAY’dan beri devam eden UZLAŞMA ARZUSU ve GÜÇ MÜCADELESİ ikilemi… Bu konu 20 Ekim’de Terazi-Koç aksında gerçekleşecek dolunayda zirve yapacak ve çözüme kavuşacak.
Ben tırmanışta olan gerilimi çözüme kavuşturmak için size destek vermek istedim. Arzu edenler yazıyı okumak yerine https://www.youtube.com/watch?v=HpC2q9rqxWA linkine tıklayarak videoyu da izleyebilir.
Bu aralar güç mücadeleleri sizi yoruyor olabilir. Birileri tam onların istediği gibi davranmanız için size duygusal, finansal ya da fiziksel düzlemde tam saha pres uygulayabilir. Sınırlarınızı aşırı zorlamanızı isteyebilir. Otorite figürleri sizi çıkarınıza uygun olmayan koşulları kabul etmeye zorlayabilirler. İşbirliği, ortaklık yaptığınız kişiler özensiz, aşırı talepkar hatta kötü niyetli davranabilirler. Birlikte olduğunuz kişi ilişkide hep kendi borusunu öttürmek istiyor olabilir. Hatta çocuklarınız bile sevginizi kullanarak sizi istemediğiniz şeyleri yapmaya mecbur bırakabilirler. Geçmişte yaptığınız bir anlaşmanın koşullarını yerine getirmek sizi tam bu aralar çok yoruyor hatta tüketiyor olabilir. Ya da siz bazı hedeflerinizi gerçekleştirmek için sizi çok zora koşacağını bildiğiniz bir sürece girmeyi göze alabilir yani kendi arzunuzla kendi gücünüzün sınırlarını sınayabilirsiniz.
Birileri fütursuzca üzerimize geliyorsa, kendimizi tehdit altında hissederiz ve bu durum tüm dengelerimizi bozar. Şimdi tehdit ediliyor olma duygusuna biraz yakından bakalım;
- Vazgeçemediğimiz bir şey vardır… Onu kaybetmekten korktuğumuz için pazarlık gücümüz olmadığını zannedebiliriz. Oysa biri bize güç uyguluyorsa mutlaka onun da bizden ısrarla istediği bir şey vardır. Eğer soğukkanlı, akıllı, bilinçli ve dirayetli davranırsak, kendi elimizdeki kozları net olarak değerlendirirsek, kimsenin korktuğu kadar kayba uğramayacağı ama belirli ölçüde diğerine varolma alanı açacağı bir zemin bulunabilir. Karşımızdakine bizden istediği şeyi alırken, bizi işlevsiz ya da tahammülsüz hale getirecek kadar zorlamaması gereken noktaları gösterebiliriz.
- Peki neden soğukkanlı ve mantıklı olamayız?
- Zira bizi asıl inciten birinin üzerimize geliyor olmasıdır! Haklarımızın, sınırlarımızın, duygularımızın, güven ihtiyacımızın, talep ve tercihlerimizin, iyi niyetlerimizin gözardı edilmesi, bizi sarsar. Bilinçaltımızın derininde pusuya yatmış duran, korunmasız olduğumuz ve sevgisizce ya da özensizce itilip kakıldığımız bir geçmiş deneyimin bizde yarattığı duygular ve savunma güdüleri tetiklenir. Bu yüzden de kendimizi mantıklı olamayacak kadar kaygılı veya fazlasıyla kırılgan hissederiz.
- Bazen de biz ezilmemek, boyun eğmemek, arzu ettiğimiz şeyi kaybetme riskini almamak için birilerine ve kendimize aşırı baskı uygularız. Aslında daha ılımlı, anlayışlı, sabırlı, uzlaşmacı olarak karşımızdakini ipin diğer ucunda tutabilecek, kendimizi de fazla yıpratmadan süreci geçirebilecekken, ortalığı gerilime boğarız.
- Burada unutulmaması gereken detay şudur; Bizim adına BOYUN EĞMEK dediğimiz şey bile aslında bir tercihtir! Boyun eğmek karşılığında elde edeceğimiz şey yeterince önemliyse, egomuzu törpülemek fena fikir olmayabilir. Ama o kadar da değerli veya önemli olmayan bir durumu muhafaza etmek adına, sırf cesaret gösteremediğimiz geri çekiliyorsak, orada daha derin bir öncelik vardır. Örneğin tanıdık bir döngüden çıkmamak, kendimizi daha iyisi için yeterli ve hak sahibi görmemek, sevimsiz olmayı istememek gibi tamamen bizimle ilgili kaygılar söz konusu olabilir. Kendi içimizde bu eğilimleri halletmeden kimseyle adil bir pazarlık yapmamız mümkün değildir.
Eğer biz asıl önceliğimiz, vazgeçmek istemediğimiz asıl değer, hedeflediğimiz asıl kazanç ve bunları korumak için ödeyebileceğimiz bedel konusunda kendi içimizde net olursak, uzlaşma masasına da daha güçlü oturur, hangi aşamada alttan alıp geri çekileceğimizi, hangi aşamada benden bu kadar deyip masadan kalkacağımızı, karşımızdakini de sınırlarını zorlamaya ne kadar cesaret edebileceğimizi saptayabiliriz.
Unutmayın korku aklın katilidir. Hırs da öyle… Hırs gelir göz kararır, hırs gider yüz kararır. Hiçbir masaya yenişme arzusu ile oturmayın. Önce kendinizle tartışın, kendinizle anlaşın, kendinizi yenin. O zaman karşınıza vereceğiniz mesaj daha net ve güçlü olacaktır.
DOLUNAY’a kadar güzel kalplerinizle iyi geçinin.