6 Ekim 2021, TERAZİ Burcu’nda YENİAY; Uzlaşma Paradoksu…

Catherine Earl
Resim: Catherine Earl

6 Ekim 2021, TERAZİ Burcu’nda YENİAY; Uzlaşma Paradoksu…

6 Ekim 2021 günü, İstanbul’a göre 14:05 itibariyle YENİAY adını verdiğimi< Güneş – AY kavuşumu tam halini alıyor. YENİAY haritasını yorumlarken aşağıdaki göstergeleri dikkate alıyorum;

  • AY ve Güneş, Terazi Burcu’nun 13 derecesinde ve haritanın 9’uncu evinde kavuşuyorlar. Mars bu kavuşuma eşlik ediyor. Retro konumdaki Merkür ise geniş bir açıyla Terazi Stelyumuna dahil oluyor.
  • Terazi’nin yöneticisi Venüs Akrep Burcu’nda ve haritanın 11’inci evinde.
  • Haritanın Yükselen Noktası 8 derece Oğlak Burcu ve Oğlak’ın yöneticisi Satürn, retro konumda Kova’da.
  • Terazi’deki YENİAY Stelyumu ve Koç’taki Retro Chiron arasında karşıt açı var. Satürn ve Lilith’in de kanatları oluşturmasıyla bu bir Uçurtma formuna dönüşüyor.

MEALİ;

Sosyal düzlemde;

  • Ucu açık kalmış davalar veya sümen altı edilmiş haksızlıklar ve suçlar gündem oluşturabilir.
  • Akademik kurumlar ya da basın yayın kuruluşları ile ilgili davalar, hak arayışları ön plana çıkabilir.
  • Fikir suçundan gözaltında tutulanlarla ilgili gelişmeler olabilir.
  • Okul, toplu yaşam alanı, terminaller, seyahat araçları gibi ortamlarda yapılan sağlık kontrollerine yeni düzenlemeler getirilebilir.

Bireysel düzlemde ise YENİAY bizi gidip gelip düştüğümüz ilişki açmazları, bir türlü geçmeyen kuyruk yaraları ile yüzleştirip, farklı bir analiz yapmaya ve bugüne dek göremediğimiz bir çıkış yolu bulmaya sevk edebilir.

Nasıl deneyimler bizi bekliyor derseniz

  • Bir türlü çözüme kavuşmamış sorunlar, kırgınlıklar, çıkar çatışmaları, fikir ayrılıkları, hukuki sorunlar konusunda yeni bir aşamaya gelinebilir.
  • Her iki tarafın da kendi istediğinde aşırı ısrarcı olması ve yıkıcı davranmaktan kaçınmaması iletişimi kilitleyebilir. Sorunun kendisinden ziyade tutumların zarara yol açtığı ve sürecin bu yüzden dolambaçlı hale geldiği görülebilir.
  • Olumsuz beklentiler, affedememek ve kin tutmak, inatçılık ve aşırı kutuplaşma, kırıcı konuşmalar veya yanlış ifadeler nedeniyle çıkmaza girmiş olan iletişimlerde, taraflar karşılıklı zarar gördüklerini fark edip, durumu yeniden ele almak isteyebilirler. İki tarafın da kısmen geri adım atması ile zararı azaltacak, ileri dönük kazançların yolunu açacak bir çözüm bulunabilir. Tarafsız biri uzlaşma zemini sağlanması için aracı olabilir.
  • İyiniyetli ve uzlaşmacı davrandığımız halde incitildiğimizi düşündüğümüz maddi ya da duygusal ilişkilerde yeni bir tavır belirlememiz gerekebilir. Suistimal edilmiş, zayıf ve çaresiz duruma düşürülmüş, alttan almaya zorlanmış, kibarlık, çatışmadan kaçınma arzusu ya da ilişkiyi bozmama gayreti yüzünden haklıyken haksız konuma gelmiş hissettiğimiz durumlar, yeniden önümüze gelebilir. Benzer bir açmaza düşüp bu defa nasıl davranacağımıza karar vermek zorunda kalabiliriz.
  • Olayları ve insanları kendi bildiğimiz gibi yönetmek, sadece kendi arzularımıza odaklanmak, süreci kendimize göre şekillendirmeye çalışmak yüzünden insanları istemedikleri durumlarda bıraktığımızı fark etmemiz gerekebilir. Ya da bize fazla ısrarcı davranan, herşeyi istediği gibi anlayan ve bizi hazır olmadığımız şeylere zorlayan birileriyle karşılaşabiliriz. Israrcılık, baskı, boyun eğme ve eğdirme, beklentileri tatmin etmek için zorlanma gibi verimsiz tutumlar yerine, tarafların kendini olduğu gibi ifade ettiği, dinlediği, olanı idrak ve kabul etmeye açık olduğu bir zemine ihtiyaç duyulabilir.
  • Karşımızdakilere kim olduğumuzu ispat etmek, canımızın yandığını göstermemek, yenilgiyi kabul edememek gibi nedenlerden, acı çekeceğimiz, sıkıntı yaşayacağımız, zorlanacağımız durumlara ısrarla girdiğimizi fark edebiliriz. Böyle bir çıkmazın çözümü olmadığını, ancak geri çekilerek ve yolumuza giderek huzura ve dengeye kavuşabileceğimizi kabul etmemiz gerekebilir.

İnsan hep kazanan olmak, hep haklı çıkmak, dolaylı ya da doğrudan yöntemlerle istediklerine ulaşmak, incitilmemek, incitildiyse hesap sormak ve ödeşmek, güçlü görünmek, fazla alttan almamak, ya da alttan aldıysa bile sonunda istediğini elde etmek, yani bir şekilde durumu kendi tercih ettiği hale getirmek ister. Bu yüzden de ilişkilerde açık veya örtülü bir çatışma, bir güç mücadelesi olur ve iletişim kilitlenir.

Uzlaşmak tarafların istekleri konusunda kısmen geri adım atması sayesinde devam eden kayıpların engellenmesi, ileri dönük zararın durdurulması, geçmişte oluşmuş hasarların da kısmen telafi edilmesi için yapılır. Ancak her iki taraf da çıkarlarından veya alıştıkları koşullardan feragat ederler. Bu yüzden kaybetmeyi, vazgeçmeyi, bazı şeyleri gözden çıkartmayı beceremeyen, işi hep kendi istediği noktaya getirmek isteyenler için uzlaşmak bir paradoksa dönüşür. Zira derinde bir yerde ”kaybetmiş, incitilmiş ve güçsüz” hissetmeye neden olur.

Oysa bizi asıl inciten ve etrafımızdakileri de incitmemize neden olan, olaylara ve insanlara yargısız bakamıyor olmamızdır.

Herkesin doğrusu kendinedir! Olayları bize göre doğru olan bir zemine oturtmak, insanları bize göre doğru hale getirmek için uğraşmaya başlamadan önce, durumun adını koymak, olduğu gibi görmek ve olduğu yere yerleştirmek, ileri dönük planlarımızı buna göre yapmak gerekir. Beklentili olmak zaten sıkıntı doğurur da, hele bir de boş ve anlamsız bir beklentiyi ısrarla sürdürmek iyice anlamsızdır. Biz yargıdan ve beklentiden vazgeçemediğimiz için incindiğimiz ve incittiğimiz durumlara ısrarla girer ve onları sürdürürüz. Sonra da bizim taleplerimize göre yetersiz oldukları ya da bizi istemediğimiz durumlarda bıraktıkları için karşımızdakileri sorumlu ve suçlu buluruz. Oysa tatminkar, adil, uyumlu, sürdürülebilir olmayan bir bağı bize göre gerekli ya da doğru olan bir zeminde kurmak ve ayakta tutmak bizim seçimimizdir.

BU YENİAY’da kendi ihtiyaçlarımıza, taleplerimize, tutumlarımıza, karşımızdakilerin kapasitesine, eğilimlerine, niyetlerine, durumun geldiği hale, ilişkilerimizin oturduğu zemine gerçekçi ve çözüm odaklı bakmamız şart! Bazen bizim ya da karşımızdakinin TAM İSTEDİĞİ hali oluşturmak mümkün değildir. Ama herkesi biraz tatmin edecek ve kimseyi kısır döngüye sokmayacak, makul bir çözüm bulunabilir. Bize göre ideal olan koşullar sağlanmasa da değerli ve anlamlı olanlar korunabilir. Zarar görmeyeceğimiz ve vermeyeceğimiz, aşırı fedakarlıklara kalkışmayacağımız, kısmen fayda göreceğimiz ve makul bir alışveriş içinde kalacağımız bir zemin oluşturulur. Ya da ortada uzlaşılacak, anlaşılacak bir zemin, ortak bir payda ya da iletişimi sürdürmek için önkoşul olan dürüstlük ve iyi niyet yoktur! O zaman da çözüm bağın çözülmesi ile sağlanır.

Böyle bir çözüme, uzlaşmaya ya da ayrışmaya gidebilmek için, önce kaybetme korkumuzu, galip gelme hırsımızı, yenişme ihtiyacımızı bir yana bırakmamız, önce kendimizle ve durumla barışmamız gerekir. Gerçeği göremeyen, kabul edemeyen, gerçekle uzlaşamayan, kendine de başkasına da adil olamaz, yapılan uzlaşmaya, alınan karara ve bulunan çözüme sadık kalamaz.

BURÇLARA GÖRE yorum için lütfen Üyelere Özel bölümünü ziyaret edin. Duyarlılığınız için Otizmli Çocuklar adına gönülden teşekkür ederim https://junoastrology.com/uyelere-ozel/

Bu yazıya Mehmet Erdem yorumuyla Hakim Bey pek yaraşır 🙂 Sussan Olmuyor… Susmasan Olmaz!

https://www.youtube.com/watch?v=7EvEclSVwYo

 

Bir Cevap Yazın

Arşiv

Kategoriler

%d blogcu bunu beğendi: