5 Şubat 2023, ASLAN BURCU’nda DOLUNAY; Varolurken Kaybolmak Üzerine Dersler…

5 Şubat 2023, ASLAN BURCU’nda DOLUNAY; Varolurken Kaybolmak Üzerine Dersler…
5 Şubat 2023 günü, İstanbul’a göre 21:28 itibariyle DOLUNAY adını verdiğimiz Güneş-AY karşıtlığı tam halini alıyor. DOLUNAY haritasını yorumlarken aşağıdaki göstergeleri dikkate alıyorum;
- Güneş Kova Burcu’nun 17 derecesinde ve haritanın 6’ıncı evinde
- AY Aslan Burcu’nun 17 derecesinde ve haritanın 12’inci evinde.
- Güneş’in girdiği Kova’nın yöneticisi olan Uranüs, AY ve Güneş’e T-Kare açı yapıyor.
- Chiron ve ALDEBARAN kavuşumlu Mars, hem Güneş hem AY ile ılımlı açılar yapıyorlar.
- Haritanın Yükselen Noktası 23 derece Başak. DENEBOLA Sabit Yıldızı da Yükselen ile kavuşuyor.
- Yükselen Yöneticisi Merkür Oğlak Burcu’nda ve Pluto ile kavuşum halinde.
Sosyal Gündem’in tepesine suçlamalar, dava haberleri ve hak arayışları oturabilir. Bazı bilinen kişilere yönelik suçlamalar çok konuşulabilir. Yok artık bu kadarı da fazla dedirtecek, beklenmedik gelişmeler yaşanabilir. Sosyal algının ve toplumsal yargının şekillenmesi, adalet sistemimin işleyişi çerçevesinde polemikler olabilir.
Bireysel düzlemde ise bizden beklenenlere göre yaşamakla, olduğumuz gibi davranmak arasında kaldığımız hallerden geçeceğiz!
Her insanın içinde elalemin gözünde eksik, yetersiz, beceriksiz, hayatta bir yere gelememiş ya da toplumla uyumsuz duruma düşmekten çekinen, eleştirilmemek için genel beklentiye uygun görünmeye ve yaşamaya çalışan bir parça vardır. Hatta bazılarımız enerjisinin ve zamanının büyük bölümünü, toplum tarafından yüceltilen konumlara gelmek, takdir alan ilişkiler kurmak, dıştan bakıldığında şahane bir hayat sürüyor görünmek için kullanır. Yadırganmamak, dışlanmamak, hakkımızda olumsuz düşünceler oluşmasına izin vermemek için, baktığımız yerde diğerlerinden farklı olarak ne gördüğümüzü, neyi arzu ettiğimizi, gönlümüzün ibresinin hangi yöne kaydığını ya da kafamızın nasıl çalıştığını gizlemeye kalkarız. İş yerimizde, yaşadığımız sosyal çevrelerde ya da ailemizde, herkesin ”bunun doğrusu böyledir” dediği şeye itiraz etmek yerine, kafa sallayıp arada kaynamak eğilimi gösteriririz. Hatta bazen madem böyle yapılacak ben bunun şampiyonluğunu üstleneyim deyip kendimizi ortaya atar, alkış toplarız. Bazılarımız için topluma ayak uydurma çabası, kendimizi reddetmeye ve gerçek kimliğimizi baskılamaya kadar varabilir.
Bazen de aykırı olma eğilimi bizi insanlardan tamamen kopartır. Onlar benim gibileri istemiyor diyerek kendimizi giderek çevreden soyutlar, benzemezlikler listesinin içeriğine habire yeni bileşenler ekler, kendimize ayrışma üzerine kurulu bir kimlik belirleriz. Diğer ötekilerden oluşan adacıklara çekilip kendi aramızda güvenli benzerlik alanları yaratmaya çalışırız. Hiç farkına varmadan biz de tıpkı bize yapılanı yapar; bize göre ÖTEKİ olanları istenmeyen unsur ilan eder, bildiğimiz bütün kötülükleri onlara mal eder, onlar tarafından incitilme kaygısıyla kapılarımızı kapatır ve dokunulmaz bir mesafeye çekilmeye çalışırız. Yabancılık, uzaklık, tehlike altında hissetme hislerine bağlı olarak sosyal anlamda işlevsizleşme, yapabileceklerini de yapmama, kendi dünyana gömülme, alış-veriş zeminlerini yok etme tavrına savrulabiliriz.
Bu DOLUNAY’da BEN diyebilmenin en sağlıklı şeklini bulmak, kendimize var olma alanı yaratırken kaybolmamak ve başkalarının kendileri olmalarına saygılı sınırlar içinde yer açmak için zorlanacağız… Hiç beklenmedik olaylar, yaşadığımız çevrelerde sağlıklı bireysel sınırlar içinde var olmayı ve diğerlerinin varlığına saygı göstermeyi bilemediğimiz halleri yüzümüze vurabilir. Nasıl deneyimler yaşanabilir derseniz;
- Ben böyleyim dediğimiz şeylerin bir kısmının ”böyle olmam gerekir” düşüncesiyle geliştirilmiş alışkanlıklar olduğunu ve özümüzü yansıtmadığını fark edebiliriz. Kendimizden hoşnut olmak ile başkalarını hoşnut etmek ikileminde bir tercih yapmamız gerekebilir.
- Herkesin bu böyledir, böyle olması uygundur dediği durumlarda, Mor Fil olup kimsenin göremediğini göstermemiz gerekebilir.
- Bu kesin böyledir diye bakılan bir durumun hiç akla gelmeyen bir boyutu ortaya çıkıp bütün yargılarımızı yıkabilir.
- Daha önce saçmalamış olmakla eleştirildiğimiz bir durum hiç beklemediğimiz şekilde herkesin bize hak verdiği bir hale dönüşebilir. Ya da bizim saçma bulup reddettiğimiz bir kişinin, bir tercihin, bir tavrın ne kadar isabetli olduğu ortaya çıkabilir.
- Eleştirilmemek, yargılanmamak, uyumsuz bulunmamak için kendimizden fazla ödün verdiğimizi hatta bu geri çekilme yüzünden asıl cevherimizi ortaya koyamadığımızı, katabileceğimiz faydayı da sunamadığımızı fark edebiliriz. ”Aslında ben yanlış olduğunu bile bile buna eyvallah dedim. Keşke o zaman itiraz etseydim!” dediğimiz durumlar oluşabilir. Hakikatimize uygun davranmadığımız için zarar gördüğümüz ya da zarar doğmasına neden olduğumuz hallerle karşılaşabiliriz.
- Biz sevildiğimizi, takdir edildiğimizi, şampiyon olduğumuzu zannederken, insanlar tarafından kullanıldığımızı, kendimizi beğendirmeye çalışırken başkalarının tembel, bencil ya da çıkarcı olmasına müsade ettiğimizi, yüce gönüllü biri gibi görünmeye çalışırken aslında abartılı ve gösterişçi biri durumuna düştüğümüzü ya da insanlarda aşırı beklentiler ve karşılamakta zorlandığımız bir talepkarlık oluşturduğumuzu, kendi yarattığımız mitin içine hapis olduğumuzu fark edebiliriz.
- Oluşturduğumuz imajın bize beklediğimiz mutluluğu, gerçek sevgiyi, gerçek saygınlığı getirmediğini, insanların bizim için hiç de sandığımız gibi düşünmediklerini ya da bazı olayların hiç de sandığımız gibi gelişmeyen arka planları olduğunu idrak edebiliriz.
- Kendimizi çok saygın bir olayın merkezinde, çok anlamlı bir işin peşinde zannederken, hiç de göründüğü gibi olmayan, sandığımız gibi bir şeye hizmet etmeyen bir konumda kaldığımızı görebiliriz.
- Dışladığımız, yargıladığımız, eleştirdiğimiz birilerinin hiç düşünmediğimiz yüzleri, fark etmediğimiz nitelikleri olduğunu, onlara da ihtiyacımız olduğunu, onların bizim için sandığımız gibi kötü düşünmediğini, belki kendimize dost sandığımız kişilerden ziyade uzak gördüklerimiz ile daha gerçekçi bir bağ kurabileceğimizi idrak edebiliriz.
İnsan ömrünün uzun bir bölümü olması gerektiğini sandığı gibi davranmakla geçer… Sonra hayat bize sandıklarımızın aksine gelişen bir sürü olay yaşatır. Bir noktada durup; Ben gerçekte kimim? Varlığımın gerçek kıymeti, hayata asıl katkım ne? Birilerini memnun etmek ya da takdir görmek için yaptıklarımın ne kadarı gerçekten olumlu sonuçlar üretti? Ben kendimi beğeniyor muyum? Ne yapsam kendimden hoşnut olurdum? gibi soruları sormaya başlarız.
DOĞRU olmaya çalışırken HAKİKATİMİZİ yitirdiğimizi anladığımızda başlar asıl yolculuğumuz…
O yolculuk boyunca, hayata ve kendimize dair yargılarımızı bir yana bırakmak, kimseye yaranmaya çalışmamak, kimseye bir şey ispat etmek için uğraşmamak, kimseyi dışlamamak, şekillendirmek için zorlamamak ve yargılamamak yani bize yapılanı yapmamak, hayatı bizim istediğimiz yöne çekiştirmemek, olanı olduğu gibi görmeye ve algılamaya gayret etmek, inat ve tutuculuğun yerine idrak ve hoşgörüyü koymak, önümüzü açar…
Hakikatimizi görmek ve ona göre yaşamak yüreğimizi başkalarına karşı da daha yumuşak yapar. Zira kendini bildikçe insan, herkesin aynı dertlerden, aynı kaygılardan, aynı heveslerden muzdarip olduğunu, terkibinde benzer sosyal zaafiyetleri taşıdığını ve aynı çıkmazda debelendiğini idrak eder. Bu farkındalık bizi uzağa savurmak yerine hem kendimize hem başkalarına daha yakın ve anlayışlı olmaya sevk eder. Bize SEVGİYİ bildirir.
Sevgiden gelmiş, sevgiden olmuş ama sevgiyi unutmuşların dünyasında, kalbimizde yanan ışığı büyütüp başkalarını da o ışık altında görmek kolay olsun hepimize bu DOLUNAY’da. Güzel kalplerinize iyi bakın!
THE LONG ROAD eşlik etsin bu yazıya… Nusret Fateh Ali Khan yorumuyla;
Siz bence astrolog ya da yildiz gozlemcisi degil, bunlari dusunup yaziya dokebildiginiz icin ust ruhsunuz. Hayat koclugu yapmalisiniz☺️
Site adresi mi değişti ne oldu anlamadım; tekrar takibe almam gerekti. Halbuki çok uzun süredir yazılarınızı takip ediyorum.
Ben de 2018’de temel astroloji eğitimi almıştım. Ancak şimdi kendi hocalarımdan çok, sizi ve sizin gibi yaşama, insana sevgiyle bakan bir kaç başka astroloğun yazılarını, yorumlarını takip ediyorum.
Bu dolunay benim haritam açısından çok önemli. Yazılarınız beni zor zamanlarda hep rahatlatıyor. Kalbimize dolan ışığı büyütmemizde yardımcı olduğunuz için teşekkürler, sevgiler.
Yine, yeniden, birkaç gün geç okumanın verdiği duygu yoğunluğunu yaşadım. Geçtiğimiz günlerde ne hissettiğimi bu denli eksiksiz ve yeni kapılar açacak şekilde anlatmanız hep inanılmaz geldi bana.
Tekrar teşekkür etmek istedim. Yolumu aydınlattığınız için. Işığınız hep benimle. 💛
Depremden sonra astrologların 6 subattan onceki yazılarını okuduğumda üstü kapalı bir şekilde depremi bildiğiniz ortaya çıkıyor sanki. Sizin yazınızda da hiç beklenmedik olaylar cümlesi ile başlayan paragraf mesela
Yok deprem vurgusu yapmadım sadece beklenmedik şaşırtıcı şok edici gelişmeler bekliyordum