Mars, Balık Stelyumu'na Kare… Stockholm Sendromu!

e045a065700c366841649ebc87743fd9
Resim:

Mars, Balık Stelyumu'na Kare… Stockholm Sendromu!

Bu ara göklerde sulu sepken bir Balık Stelyumu var…
Bak Allah için Güneş’in bi kabahati yok 🙂 Güneş, kendini bir ucundan Satürn’e 60 derece açıyla bağlamış ve akl-ı selim kalmaya çalışıyor! Amaaa Neptün katmış önüne Merkür ve Venüs’ü, hem Yay’daki Mars’tan kare açı alıyor, hem de Lilith’le filörrt ediyor…
Oyyy anammm oyyy :))))

Bu kadar Balık, herşeyi ama herşeyi abartılı bir boyutta algılamamıza, önümüze çıkan her detayı, kendi içinde bir dünya gibi algılayıp derinlerinde kaybolmamıza, vee elbette büyük resmi kaçırmamıza neden olur!
Bazen detayda kaybolmak, detayın içindeki tıp tıp atan yüreği fark etmek ve ona yoğunlaşmak, YARATICI İLHAM’ın ta kendisidir. Bir damladan bir deryayı dolduracak malzeme üretmek, bir akorla başlayıp dev bir eser yazmak, bir bakışa bir ömürlük hikaye sığdırmak filan hep böyle Fulll Balık çeken işlerdir 😉
Yani bu sürecin ilham ve üretkenlik tarafında kalacaksanız, sorun yok… Oradan yürüyün! Hatta, o tatlı Güneş-Satürn açısı da sizinle olsun. Başladığınız güzelliği tamamına erdirin.
Ama Mars karesi, işi biraz tripli hale getirmeye müsait :)))
Şu başlıkta lafını ettiğim ”Stockholm Sendromu” konusuna açıklık getireyim önce; Efendim bu basitçe ”işkencecisine aşık olmak” demektir 🙂
Adamın biri kızı bodruma kapatmış filan diye başlayan bir hikayenin sonunda, o kapatılan kızın kendisine işkence eden kişiye garip bir bağımlılık geliştirdiğini duyunca, ”Abii, yok artık yaa!” deriz. Deriz ama… Hiç aklımıza gelmez ki, aslında insanın en zor vazgeçtiği, en sıkı sıkıya bağlandığı, dönüp dönüp yaşamaktan en hoşlandığı şey, TANIDIK ACILARDIR!
Hop! Kodum sol kroşeyi :))))
Bu aralar şöyle hikayelerde kaybolma ihtimalimiz mevcut;

  • Bize zarar verdiğini bildiğimiz bir alışkanlığa dibine kadar batmak.
  • Bizi çoook ama çok incitmiş olan birine, ya da aynen öyle davranan bir başkasına kafayı takıp, ”Beni Yak, Kendini Yak…” vesaire vesaire moduna girmek.
  • Kendimizi MÜZMİN KAYBEDEN olarak görüp, yaptığımız ya da yapmayı planladığımız hiiiiç bir şeyin, bir yere varmayacağına inanmak… Ve böyle düşündüğümüz için de, oluru olmaza getirecek şekilde davranmak!
  • Bir yere varmadığını gayet iyi bildiğimiz bir davranış modelini, ısrarla ama aşırı bir ısrarla tekrarlamak. Ve başka türlüsünü yapmanın bizim için mümkün olmadığına kendi kendimizi ikna etmek.
  • Pireyi deve yapıp, deveyi ihmal etmek 🙂 Yani etrafımızda olan biten asıl meseleyi gözden kaçırıp, ufacık tefecik sorunlara, ya da sorunu gözden saklayan ışıltılı ve pırıltılı detaylara zoom yapmak.
  • Bize göre önemli olan bir yan fonksiyona takılıp, üretmemiz, ortaya koymamız gereken asıl faydayı ihmal etmek. Talep-Arz arasındaki dengeyi kaçırmak.
  • Anlaşılmadığımızı, harcandığımızı, dehamızın gözardı edildiğini iddia ederek, gölgelere sığınmak ve melankolik bir küsme haline bürünmek. Hayatın somut gerekliliklerini ihmal ederek, depresif, kendine acıyan, ve ısrarla birinin bizi anlayıp değer vermesini bekleyen ”gizli şımarık” bir moda girmek.
  • OYALANMAK! Somut bir adım atmak yerine, sonsuuuuuz ihtimaller içinde oyalanarak, bir karar vermeyi, bir sonuca bağlamayı, bir nokta koymayı ertelemek. Zira yanlış yapmak veya yetersiz olmaktan, bir adım atıp ortaya çıkmaktan deli gibi korkmak.
  • ”Ne kaaa imkansız, o kaaa önemli!” formülü ile davranmak. Yani ilişkinin de, işin de, yolun da, ihtimalin de, başarının da, en ulaşılmazını hedef tahtamıza koymak. Ve bu arada ulaştığımız, başardığımız, üstesinden geldiğimiz, ve bizim tarafımızdan büyütülüp güzelleştirilmeyi bekleyen diğer işler ve ilişkilere, SOLDA SIFIR muamelesi çekmek. Bize ait, bizim elimizde, hayatımızın içinde olan herşeyi, KENDİMİZ KADAR DEĞERSİZ görüp, kıymet bilmez, doyum bulmaz, şifa almaz bir yara gibi yaşamak.
  • Bize yapılan haksız veya yersiz bir muameleye gereken karşılığı vermek, ya da kendimizi korumaya almak yerine, bu durumu daha beter hale getirecek bir yol seçmek… Mesela; saygısız, özensiz, ya da enerjimizi tüketen insanlara, kendimizi ispat etmeye, kabul ettirmeye çalışmak. Onları kaale almak zorunda olmadığımızı aklımıza bile getirmemek.
  • Bize sonradan sıkıntı yaratabilecek şekilde, bazı sorumlulukları ihmal etmek, bazı önlemleri almamak, abartılı harcamalar yapmak, tutulamayacak sözler vermek, ya da olmayacak işlere girmek…
  • İmkansız bir davaya, GÖNÜLLÜ GURBAN yazılmak! Açıkça bencil hedeflerle hareket eden, etrafındakileri kullanan ve harcayan, ama KARİZMATİK liderlerin peşine takılmak.
  • Bir duruma kendi yazdığımız bir senaryo çerçevesinden bakmak ve gerçeğin böyle olduğuna dair gerekirse başkalarını ama en çok da kendimizi kandırmak.

Hayat matematik değildir. İnsan hep üç koyup beş almak için yaşamaz. Bazı işler GÖNÜL işi, hatta DELİ GÖNÜL işidir ve onları yapmanın hazzı, elle tutulur değerlerle ölçülemez. Hatta en güzel şeyler, en büyük fedakarlıklar sayesinde can bulur.
Ama kıymetli olmak, dişe dokunan bir şey yapmak için, hep imkansız, hep dramatik, hep yüksek, hep olağandışı bir şeyin peşinde olmaya da gerek yoktur 😉
Bazen en büyük yolculuklar, basit bir kahvaltı edip, bir otobüse bilet almakla başlar.
Ve insanın en önemli görevi ”Ne Olursa Olsun Ayakta Kalmak”tır. Zira ayakta kalan, bir işe yarar.
Müzik olarak bir Orhan Gencebay klasiğinin Duman yorumunu tercih ettim! Şarkının mesajı filan OK de… 2’inci dakikadan itibaren giren gitar solosu ve ardından yükselen vokalin oluşturduğu duygu, tam bu yazıda anlatılan kafalar :))) En kötü niyetlerimle…

13 Adet Yorum

  1. Dido

    Juno, yine damardan girmişsin yahu. Bu balık kafası çok zor kafa… Ne zaman kurtuluruz bundan? burçlara göre yorumlarını hevesle bekliyorum.

    1. JUNO

      Bunun burca göre yorumu olmayacak 🙂 herşey öyle yazılamaz… Kurtulmaya gelince, biz içinden çıkmaya hazır olduğumuz zaman orada altı çizilen konuların, o zaman kurtulacağız 😉 Gökle bize birşey yapmıyor. Kendimize yaptıklarımızı GÖZÜMÜZE sokuyor.

      1. Dido

        Çok haklısın Juno. Eline sağlık.

  2. Marry

    Walla pessss!!! Yani her şey mi bana cuk oturur, bu kadar mı iyi tespit edilip kaleme alınır.
    Gene tam isabet Juno 🙂
    Teşekkürler

  3. Juno, bir balık olarak, bu döneme özel yorum olmanın da ötesinde ne kadar doğru tespitler.
    Zor iş valla şu balıklıkla mücadele 🙂 Doğumgünüme 1 hafta kala yeniden bir dış göz gibi okumak çok iyi oldu. ‘Gizli şımarıklık’ tanımına koptummmm, ‘Küstümcülük’ diyorum ben ona kendi kendime 🙂
    Haarikasın.

  4. Kelebek etkisi

    Hayatta kalan ise yarar. Sadece bunu bilmek bile yeter belki. Teşekkürler Juno çok sevgüler.

  5. Melis

    Madde 3 – checked!
    Madde 7 – checked!
    Madde 13 – checked!
    Madde 1 ve 4 ten son anda pacayi kurtardigimi dusunmekle beraber dikkatli olmamda fayda goruyorum 😀
    Su an zaten tam bi survivor modundayim. 6 senedir falan surekli yerin dibine girip surunerek zemine (yukarisini henuz deneyimleyemedim anca zemina ulasabildim :D) ulasmakla mesgul oldugum icin kariyer alanimi olusturan Baliktan ilham alma luksune henuz erisemedim 😀 Ama biraz daha fazla farkindalik halinde olacagim sanirim artik. Ozellikle sen de deginmissin altini cizerek. O zaman bize de tavsiye almak duser 🙂
    Dolunay yazin ne zaman gelecek Junocugum? Ya da gelecek mi?

  6. kardelen

    “Anlaşılmadığımızı, harcandığımızı, dehamızın gözardı edildiğini iddia ederek, gölgelere sığınmak ve melankolik bir küsme haline bürünmek. Hayatın somut gerekliliklerini ihmal ederek, depresif, kendine acıyan, ve ısrarla birinin bizi anlayıp değer vermesini bekleyen ”gizli şımarık” bir moda girmek.” – tam son iki haftadır modum ve hissiyatım… Ben de neden bu kafalara girdim, hayırdır noldu şimdi diye sorup duruyordum kendi kendime

  7. Seda

    Yazılarınızı okumaktan çok büyük keyif alıyorum. Resmen karşımda konuşuyorsunuz, keyifli bir sohbet gibi ki bunu gerçekten karşımızda olan insanla bile yapamıyoruz artık. Ayrıca bilgiler için de teşekkürler.. (:

  8. Aysun

    Çok teşekkürler. Elinize sağlık. Umarım hepimiz için sonu olumlu olur, akıllar başa alınır (PS. Sakın Gönül Neşe Karaböcek klasiği olmasın!? 😀 Sevgiler)

    1. JUNO

      Öncelikle Amin.. Hepimiz için öyle olsun 🙂 Gönül’e gelince… HAY BİN KUNDUZ! Sevgiler 😉

  9. havva

    sen ikizler burcu musun juno

    1. JUNO

      Allah Korusun 🙂 Elhamdülillah OĞLAK’ım!

JUNO için bir cevap yazınCevabı iptal et

Arşiv

Kategoriler

Juno - Kendi Halinde Bir Yıldız Gözlemcisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et