İkizlere Giren Ay Neptün’e Kare Yapıyor … LÜTFEN AKLINIZIN BAŞINIZA GEÇİN :)))

Eskiden gittiğimiz yazlık evin küçük bir otoparkı vardı ve hafta sonları arabaların manevra yapmasına mani olacak şekilde hınca hınç dolardı… Bu duruma pek sinir olan bir komşumuz da her pazar bir kaç kez aynen şöyle bağırırdı ”34 TB 741’in şöförüüü … Acilen arabanızın başınızaaa”

İşte ben de sizleri bu ara aklınızın başınıza geçmeye davet ediyorum :)))

Zira Ay bugün öğlen itibariyle, her duyduğunu ciddiye alıp bildiklerini unutan İkizler burcuna girdi… Aslan’daki Lilith ile 60’lık açı yapıp, hazinesine yeni giren verileri fitne fücur tarafından almaya daha bir yatkın olacak. Üstelik Balık’taki Neptün ile de kafa karıştıran bir kare yapacak!

Bu hal bizim nasıl bir serencamdan geçtiğimize işaret eder derseniz;

Anlık duygulara – özellikle de negatif olanlara – kendimizi kaptırmak, kafamızda bizden gayrı herkesin ”en güzel duyguların katili ” rolünde olduğu bir senaryo yazmak  ve tüm davranışlarımızı buna göre ayarlamak, üstelik de kendimizi pek ‘uyanık” bulup yanılabileceğimizi söyleyen her ize ”tuzak” muamelesi yapmak eğilimi gösterebiliriz…

Buna kısaca ”anlık hisler ve aklımızın köşesine değen ihtimaller ile bütünsel gerçeklik arasında bağ kurma becerimizin zayıflaması” demek de mümkün 🙂

Peki bütün sezgilerimiz ya da varsayımlarımız ”YALAN”mı?

Yooo… An itibariyle ”hassas” bir noktayı keşfetmiş olmamız pekala mümkün. Ama bu hassasiyeti, ”merkeze kendimizi koyduğumuz bir dramaya çevirmek” ABARTILI olabilir :))

Ya da haklı çıkmak adına, kendi senaryomuzu doğrulamayan her şeye burun kıvırmak, psikolojik olarak ya da fiziksel anlamda hasır altı etmek gibi ”GERÇEK DIŞI” eğilimler de gösterebiliriz!

Bu yüzden de özellikle yazışma ve konuşmalarımızda çok dikkatli olmamız, mesnetsiz ifadelerle karşımızdakileri yanıltmamaya özen göstermemiz, fikirlerimizi aşırı derecede sahiplenip, kanımızın son damlasına kadar savunmak yerine, farklı görüşleri de ”DİNLEMEK” için kendimizi bilinçli olarak zorlamamız UYGUN olur.

Zira insanın kendine karşı asıl görevi ”haklı çıkmak” değil, ”gerçeği idrak etmek”tir. Kendimizi ancak bu şekilde ”sonradan utanacağımız” şeyler yapmaktan alıkoyarız 😉

Sosyal anlamda kişiler ya da grupların fazlasıyla ”kendilerini kollayan” ve kendi tercihlerine göre kurgulanmış bir senaryonun çığırtkanlığını yapıp, muhataplarını ”gerçeği sollamaya” yönelten bir tavır benimsemeleri mümkün.

Öte yandan; Satürn’ün Merkür ile üçgen açıda olduğu bir devredeyiz ve Ay İkizlerde ilerledikçe Mars ve Venüs ile büyük bir üçgen de oluşturacak… Yani herkesin abartısı birbirini götürdüğünde, ortada yine gerçekten başka bir şey kalmayacak 🙂

Saplantılı ve inatçı olmak istesek de, analitik bir süreçten geçiyoruz ve görmek istemediklerimizle illaki karşı karşıya kalacağız.

Madem öyle… biz bu karmaşanın goygoycularından değil, serencamın türlü hallerini izleyip kendimize pay çıkaranlardan olalım. Toz duman fazlalığından göz gözü görmediğinde, vehime vesveseye ve zanna meyletmekten ve yaygaracı çıkışlar yapmaktan kaçınalım.

O zaman bu dönemi kendimize, etrafımıza ve öz saygımıza zarar vermeden ve algılarımızı kapatıp ”idrak – kabul – çözüm” sürecini anlamsızca ertelemeden geçirebiliriz.

”Aklısının Başısında” durmadığı zaman düştüğü bir aşktan bahseden bir şarkı çalayım mı size :))) Diane Krall – Elvis Costello – Willie Nelson üçlüsü, bir Patsy Cline klasiğini seslendiriyor CRAZY

Youtube’a zahmetsiz girmek için Google Chrome Zenmate ya da Firefox Anonymox eklentilerini şiddetle önerdiğimi de bu vesileyle belirteyim 😉

[youtube=http://www.youtube.com/watch?v=7EYzQG9ICJE]i