AKREP Burcu … ‘’Tekinsiz Barın Filozofu''

akrep
Resim:

AKREP Burcu … ‘’Tekinsiz Barın Filozofu''

akrep
Özgün Tasarım: Sevcan Tekcan

”Ordunun hırslı başkomutanı ve Kraliçe’nin gözdesi olan Mars, güzel bir nedimeyle hiç bir yere varması beklenmeyen bir aşk yaşar! Mars’ın gayrı meşru çocuğuna hamile kalan talihsiz kız saraydan atılır. Köprüden atlamak üzereyken, arabasıyla oradan geçen yeraltı dünyasının amansız patronu Pluto tarafından kurtarılır ve onun metresi olur. Kendi kanından bir varisi olmayan Pluto, güzel metresinin zekası ve yetenekleriyle dikkat çeken çocuğuna ‘’Scorpio’’ – yani AKREP – adını verir ve onu evlat edinir! Ona sevgi veremez… Zira insan kendinde olmayan bir şeyi kimseye veremez! Ama gittiği her yere Scorpio’yu da götürür… Ve böylece ona bir çocuğun hatta birçok büyüğün sahip olmadığı bir şeyi, ”hayatta kalmak için gereken bilgeliği” öğretir.”
Herhalde ”İlk AKREP”in hayatı roman olsaydı, kitap böyle bir ”Prolog” ile başlardı :))).
AKREP’in klasik yöneticisi Mars olup, sonradan Pluto’ya emanet edilmiştir. Mars hayatta kalma güdümüzü, Pluto hayatın doğal döngülerine dair sahip olduğumuz içsel bilinci temsil eder.
Mars’ın has evladı Koç yok olmaya dayanamazken, AKREP, varlığın yokluktan, yokluğun ise varlıktan çıktığını bilir. Koç tahammülsüzlüğü ile, AKREP ise ‘’için için kendini yese de’’ her durumu kendi lehine çevirmesini sağlayan tahammülü ile bilinir. Bu nedenle Mars’tan gelen hayatta kalma güdüsü, AKREP’te imbikten geçmiş haliyle ortaya çıkar!
AKREP Su grubunun Sabit üyesidir. Tabiatı itibariyle de güldür güldür akan bir nehrin üstüne kurulmuş bir baraja benzer. Baraj gölleri sabittirler ama suyun yolunu değiştirirler. O suyla tarlalar sulanır, elektrik üretilir. Yani suyun enerjisi dönüşürken, dönüşüme de neden olur.
AKREP de hem suyun akıcılığına sahiptir, hem de kendisine daima yerleşecek bir yer bulur ve lüzum gördüğü sürece orada tutunur. Bulduğu her kaynağı, maksimum fayda sağlayacak şekilde kullanır. Ve girdiği her ortamı, dahil olduğu her hayatı değiştir.
Yine de tam olarak anlaşılamayan ve karışılamayan ”enigmatik” bir figür olmaya devam eder :).
AKREP’in haritadaki doğal yeri, sonsuzluğun hiçlikle, hayatın ölümle, hazzın günahla, arzunun ifratla içiçe geçtiği 8’inci evdir.
Çok neşeli ve iyimser bir tabiatları olduğu söylenemez! Zira tükeniş zamanında dünyaya gelmiş ve ölmeye yüz tutan bir doğada hayatta kalmaya çalışmışlardır. Onlar her şeyin bitmeye mahkum ve her durumun dönüşmeye açık olduğu bilgisini içlerinde taşırlar. Belki de bu nedenle iyi ya da kötü gibi yargıları yoktur. Daha ziyade iyi gibi görünenin içindeki olumsuz potansiyeli sezip önlem almaya, kötü gibi görünenin içindeki yararlı özellikleri sezip kullanmaya odaklıdırlar.
Güvenle ilgili bir sorunları vardır! Hiç kimseye tam olarak güvenemez, bu yüzden de kendilerine çok fazla güvenebilmek, her durumda çok yetkin ve etkin olmak isterler.
Çok sevilmek gibi bir arzu duymalarına karşın, istenmemek gibi de bir kaygıları vardır. Hatta bazılarının varlıklarıyla en sevdiklerine zarar vermiş olmak gibi derin bir korkuları ve suçluluk hisleri dahi olabilir…
Aidiyet duymayı özler ama onları zayıf düşüreceği için en çok da bundan korkarlar!
Yani göründükleri gibi – sakin, serin, kendinden hoşnut – değildirler, hatta accık ”sayko”durlar :).
İzleyen, çözümleyen, yorumlayan ve planlayan bir kafaları vardır. Kimi ya da neyi, ne zaman, ne için kullanmaları gerektiğini gayet iyi görür ama – Mars’ın meşru varisi Koç’un yapacağı türden – aceleci aksiyonlara girişmezler. Uygun zamanda yapılan küçük ve kıvamında bir hareketin, yıpratıcı çabalara bedel olabileceğini bilirler. Zayıf bir noktaya yapılan bir dokunuşun en güçlü yapıyı bile sarsacağının farkındadırlar ve gerektiğinde kullanmak üzere bu noktanın yerini saptamayı önemserler.
Onlar eriştikleri kritik noktalara görünmez ipler bağlayan ve yaşadıkları alanlara ilişkileri üzerinden hakim olmaya çalışan, iflah olmaz kontrol manyaklarıdır :).
Pek beceriklidirler… Başlarına ekstradan iş almamak için her zaman her bildiklerini ortaya dökmeseler de, genelde ortalamanın üstünde yetenekleri ve izleyerek öğrenmek konusunda şaşırtıcı bir kapasiteleri vardır. Azcık sarsak ve dağınık görünür ama canları isteyince ormanda 10 kaplan gücünde olabilirler.
Onlar için önemli olan her şeye sahip olmak değil, ihtiyaç duydukları şeye erişebilmek ve istedikleri kadar kullanabilmektir. Bir şeye ihtiyaçları varsa, bir punduna getirip onu elde ederler! Gerektiğinde başkalarının sahip olduğu kaynaklara erişmenin bir yolunu da bulurlar ve çoook ikna edicidirler! Bu yüzden de tembel, sorumsuz, gevşek ve ahlaksız olmaya bir eğilimleri olabilir… Yani işte astroloji tarihinde bunun böyle olduğunu söyleyenler varmış diye duydum ben :))).
”Ne Yapabileceklerini Bilmek” gibi bir ihtiyaçları hatta kendilerine olan güvenlerini ikide bir tazelemek gibi bir dertleri vardır! Bu nedenle arada bir anlamsız güç denemelerine de kalkabilir, etraflarındakileri şaşırtıp sarsabilirler.
Beklenmedik harekatlar onların uzmanlık alanıdır. Enselerinde bir tüy ayağa kalkar ve onlara HADİ der :))).
Öyle zamanlarda sahalarını teftişe çıkıp eksikleri aksakları saptayıp, biraz tehdit , biraz rüşvet, biraz cazibe sayesinde, gizli iktidarlarının temellerini sağlam tutmaya gayret ederler.
Bir şeyden haz alıyorlarsa onunla dipsomanik bir ilişki kurarlar! Arzu onlar için kutsaldır. Ve arzu ettikleri şeylere ”ya hep ya hiç” mantığıyla yaklaşırlar. Ya deli gibi sever, ya da gıcık olurlar. Ya çok kıymet verir, ya da hiç ilgi göstermezler. Ya bağımlı ya da tövbelidirler J.
Çok değişik alemlere akmanın, hayata çalapala girişmek yerine hep sırtını verecek bir duvar bulup etrafa sigara dumanları arasından kısık gözlerle uzuun uzun bakmanın, ilgisini çeken herşeye kafayı takmanın ve sırrına ermeden bırakmamanın, bütün insanları zaafını görmek, bütün olayları sonunu tahmin etmek için izlemenin ve bir şekilde hepsine dair bir kurgu işletip bir ara da seyre müdahale eden küçük bir dokunuş yapmanın, illa ki bir getirisi olacaktır! Bu getiri basitçe HAYATI OKUMA becerisi olarak özetlenebilir…
AKREPLER ortalıkta feleğin çemberinden geçmiş de, artık onu ellerinde tutup insanları ortasından atlatmaya başlamış gibi bir hallerle gezinirler :).
İnsanları genelde sığ ve sıkıcı bulur ve içten içe dalga geçerek seyrederler. Sadece saf ve üstün bir zeka ya da herşeye rağmen korunan bir dürüstlük ile karşı karşıya kaldıklarında şakülleri az bişey kayar!
Ama yine de kendi yöntemlerini hayata en uygun ve kendi yollarını sonuca en yakın bulmaya devam eder, yani bir şekilde dönüştüremeyecekleri şeylere saygı duyar ama onlar karşısında da pes etmeyi reddederler ;).
Akrebin en büyük marifeti, teorik karmaşalara akıl oyunlarına girmeden, dosdoğru hayatın içinden süzülmüş bir bilgelikle durum tespiti yapmak ve kişiye özel garantili çözümler önermektir :))).
O, karşınıza bir banka kuyruğunda çıkan ve oğlunuzla neden iletişim kuramadığınızı size fark ettiren delikanlı, yolun tıkanık saaatinde bir dolmuşta giderken sizden barbunya tarifi alırken kocanızın ciğerini nasıl okuyacağınızı öğretiveren kırmızı saçlı kız, mahalle kahvesinde maç seyrederken yaptığı keskin ve isabetli bir yorumla zihninizde hayatın anlamına dair bir ışık yanmasına neden olan emekli makam şöförüdür… Ya da sıradan bir cumartesi gecesini ilginç hale getirmek için girilmiş tekinsiz bir mekanın dip köşe bir masasında bira ısmarladığınız, kadrolu bir BAR FİLOZOFU :).
Belki onu bir daha görmez, görseniz de onunla arkadaş olmaz, hatta onun hakkında daha fazla şey duydukça kendisini sevemeyebilirsiniz. Ama ondan etkilenir, bir şekilde hoşlanır ve illa ki hatırlarsınız…
AKREP ve İlişkiler
AKREPlerin bir yanı dengeye, huzura ve güvene çok ihtiyaç duyar!
Hayatla ve insanlarla bütünleşmek, sevgiyle ve bollukla sarılıp sarmalanmak, ana kucağı, yarin sıcağı, evin ocağı gibi aidiyet hissi veren şeylerden asla ayrı kalmamak isterler…
Ama içlerinde bir ses bu arzunun ”saçma” olduğunu fısıldar! Kaybedebileceğimiz bir şeye ALIŞMAYA ne gerek vardır? Güven veren yakınlıklar vazgeçilmez olduklarında, canımızı derinden yakacak birer tehdite dönüşmezler mi?
Öyleyse AKREP güvenilir gibi görünen durumlara ve insanlara kapılma riskini almak yerine, kendi seçtiği bir düzensizlik ve güvensizlik halini yaşamalı… Ve elbette etrafındakilere de yaşatmalıdır!
Bu yüzden insanlarla ilişkisi daima mesafelidir. Çok yakın olduğunuzda bile biraz uzak, biraz bilinmez, biraz kendi başınadır. İlişkilerin sınırını ve gidişatını bir şekilde kendi belirlemeye çalışır.
Kendini konuşarak değil dokunarak ya da dokunmayarak ifade eder :).
Özel hayatları daima – en yakınlarının bile tam olarak bilmedikleri – bir keşmekeş halidir! Sıradışı olanın lezzeti onlar için her şeyin üzerindedir…
Hayatı farklı insanlarla yaşanan farklı episodlar gibi yürütür, her bölümü kendi içinde bir gelişme ve sonuç olarak ele alır, büyük resmi ise kendilerine saklarlar. Örneğin atyarışı oynayıp bira içtiği insanlar reklam yazarı olduğunu, ajanstaki arkadaşları saz çaldığını, birlikte müzik yaptığı insanlar evli olduğunu, karısı ise at yarışı oynadığını bilmeyebilir :))).
Çocuk sahibi olmak konusunda kafaları biraz karışıktır! Aslında geniiiiş bir aileye sahip olmak fikri bir şekilde hoşlarına gider. Erkek iseler tohumlarını saçmak, kadın iseler bedenlerini üretken kılmak suretiyle dünyadada iz bırakmayı isterler.
Ama doğacak olan yeni canlıların sorumluluğunu alabilmekle ilgili kendilerini güvenleri bir gelip bir gidebilir :). Başlamış olan hamileliği sonlandırmak, kolay olmasa da hep akıllarının bir yanında var olan bir seçenektir.
Çocuk sahibi oldukları zaman onlara ellerindeki her imkanı sunmak, onları doyasıya şımartmak isterler. Ama yokluk veya zorluk dönemlerinde tavırları tam tersi yönde değişebilir.
Sahip çıkmak ve çıkılmak, AKREP için daima bir sorunsaldır!
AKREP denilince akla NEDENSE hep seks gelir :))). Eh sekse düşkün oldukları da doğrudur. Hatta onu bir iletişim biçimi olarak kullandıkları bile söylenebilir!
AŞIK olmamak için ellerinden geleni yaparlar. Çünki aşık olunca saplantılı, sahiplenici ve kıskanç olur, vazgeçmekte de çok zorlanırlar. İstediklerini yapsalar da kalben özgür olamamak onları resmen bunalıma sokar ve bu çıkmazın yarattığı stresi kaçarak, hırtlık yaparak hatta aldatarak atlatmaya çalışabilirler :).
Bir Akrebi seçemezsiniz… O sizi seçer!
Kısa dönemli ilişkilere pek kafa yormaz. Yaşar geçer :). Uzun ilişkilerini ise genelde karşılıklı çıkarlar ya da karşı konulmaz bağımlılıklar üzerine kurar. Seçtiği insanların üzerinde özenle çalışır…
Stratejisi bildiğin ”TORBACI” mantığına dayalıdır! Önce malını denetir ve alışkanlık kazanmanı sağlar. Sonra da siz tıpış tıpış gidip ona abone olursunuz :))).
Arada sizi ihmal eder! Yokluğunun oluşturduğu etkiyi görmek ister.
Ama ihmal edilirse olay çıkartır! Beklentileri konusunda pek net ve pek ısrarcıdır. Üstelik verildikçe daha fazlasını ister. Verme kapasitenizin tükendiğini ve oluşturduğu beklentinin ya da gözünüzü bağlayan büyünün çektirdiği eziyeti hoş göstermeye yetmediğini anladığı zaman da, bir punduna getirip sizi bırakır. Zira bir adım sonrasında sizin onu terk edeceğinizin farkındadır…
Herkesle bir alıp vereceği vardır :).
Ama en uzun ve derin bağlarını Balıklar ile kurarlar. Birlikte, birbirinin canına okumak ama ne olursa olsun kopamamak üzerine destan yazabilirler :))).
En dengeli iletişimlerini de Oğlaklar ile kurarlar. Ancak AKREP’in bu kadar kendine yeterli bir bünye ile yanyana olmaktan bir süre sonra rahatsız hissetmeye başlaması, Oğlak’ı etkilediğini görmek adına ayarı kaçırıp incitmesi ve kaybetmesi mümkündür.
Yengeçleri biraz fazla detaycı ve kaygılı ama pekala geçinilebilir bulurlar. Birbirlerinin kafalarını okumak ve karştırmak için yaptıkları manevraları izlemek çok eğlenceli olabilir :))).
Boğalar, AKREPlerin öteki yarısıdır. Birbirlerini fark etmemeleri imkansızdır. Ama tamamlanmak ya da ayrışmak seçimlerine kalmıştır ;).
Kovalar ve Aslanlarla dinsizin hakkından imansızın gelmesine denk düşen, kışkırtıcı, çıldırtıcı, bağımlılık yaratan ve illaki iz bırakan ilişkiler yaşarlar!
Teraziler, AKREP için biraz naif ama yine de çekici ve garip bir şekilde şefkat uyandırıcıdır. Yayları ise ukala ve boş-işlere meraklı ama bir şekilde etkileyici bulurlar. Bu iki burç, AKREP için keyifli flört arkadaşlarıdır.
AKREP’in kendi gibi AKREP olanı çekici bulması da mümkündür. Tercihan taraflardan birinin asıl burcu, diğerinin yükseleni AKREP olsa daha şahane olur ;).
Başakları çok inatçı ve sinir bozucu ama yine de yararlı ve güvenilir bulurlar. Başak, topraklanmak isteyen AKREP için ideal bir yol arkadaşı olabilir. Ama bu arada kendisi sinir sahibi olur :))).
İkizler, AKREP için densiz ve geveze ama tahrik edicidir.
KOÇLAR ise KONTROL EDİLMESİ ZOR ve TEHLİKELİ…
AKREP ve Kariyer
AKREP kafaya taktığı her işi yapar :).
Hakikaten isteyip de yapamayacakları iş yok gibidir. Zira çok odaklı hatta takıntılı kişiliklerdir.
Merkür’leri yüzünden ”Kafası Doğuştan Güzel” olan insanlardır!
Neden mi? Merkür dediğimiz şey bir haritada ya güneş burcunda ya bir öncesinde ya bir sonrasında yerleşir. Kişi AKREP olunca Merkür ya Terazide, ya AKREPte ya da Yay’da olacaktır. Merkür Terazide ise AKREP ilişkilere, AKREPte ise önüne çıkan her şeye, Yay da ise çok da gerekli olmayan her şeye takacak ve hem kendini hem Roma’yı yakacaktır :).
Herşeyi yakmak demişken, AKREP burcundan çıkma ünlülerin ünlü olma sebepleri içinde SERİ KATİLLİK olduğunu söylemeden geçemeyeceğim! Ünlü Nazi Savaş Suçlusu Goebbels bir AKREP’tir. Kriminal dosyalarda Charles Manson ile başlayan, mafya tetikçileri ile devam eden ve uzayıııppp giden listeler var. Dünya şampiyonluğu kazanmış bir sürü boksör de AKREP! Yani bilmiyorum benden söylemesi 🙂
Neyse… Ne diyorduk;
Kafa böyle olunca – naapsın çaresiz – en çok tercih edeceği şey kendisine bir yerlerden miras kalması ya da birinin onu finanse etmesidir :))). Böylece para kazanma derdi olmaksızın sadece hoşuna giden şeylere odaklanabilir! Yine de pek çoğumuzun bir şekilde para kazanması gerektiği dikkate alınırsa, AKREP de bir baltaya sap olmak durumunda kalacaktır.
Ukaladırlar 🙂 Bu nedenle birinin altında çalışmak yerine birilerini kendi altlarında çalıştırmayı tercih ederler. Ama ünlü ve zengin insanların eli kolu hatta aklı ya da özel asistanı, masajcısı, kahve falcısı, emlakçısı, yatırım danışmanı filan da olabilirler. Nihayetinde bu tür bir iş onları yine zirvede tutacak ve belli bir bağımlılık içermekle birlikte vazgeçilmezlik ve özgürlük de sağlayacaktır.
Bir şeyin dibine kadar gitmek ve ya hep ya hiç mantığıyla hareket etmek bir dehayı felakete de sürükleyebilir, eşsiz bir zirveye de taşıyabilir… Elbette biz zirve yapanların adını duyarız;
Kimsenin yapmadığı işlere merak salar, kimsenin alamayacağı riskleri alırlar…
Endüstri fenomeni Bill Gates, basın kralı Ted Turner, Rus Petrol Kralı Roman Abramowitch, Wall Street Cadısı olarak bilinen Hetty Green, Yahhoo’nun kurucusu Jerry Yang, YouTube’un kurucularından Jawed Kareem, Dow Jones Endüstri Endex’ini geliştiren Charles Dow birer AKREPtir.
Büyük uzay keşiflerine yol açan teleskobu yapıp adını da veren astronom Edwin Hubble, yine astronom olan ve evrenin yapısını incelemeye bir ömür adayan akademisyen Carl Sagan, Christopher Colombus, Captain James Cook ile başlayan ve uzaya ilk ayak basanlar dahil olmak üzere bir sürü astronot ve kutuplar, kıtalar, balta girmemiş ormanlar konusunda çalışmış olan sayısız kaşifi kapsayan bir ”ta dibine kadar gidenler” listesi AKREPLER ile doludur 🙂
İtiraslıdırlar… Bu nedenle iktidarda olmaktan kaçınmaz ve bir kez tadını aldılar mı kolay kolay bırakmazlar. Ünlü Nazi Generali Rommel ve aynı dönemde ABD ordularının Avrupadaki başarılarına imza atan General Patton, 1. Dünya Savaşı öncesinde İngiltere’nin  yayılımcı politikasını zirveye çıkartan Kral VII: George, tutucu ve baskıcı yönetimiyle Amerikan tarihine geçen Başkan McCarthy, bir başka ünlü Başkan Rooswelt, iktidar ihtirası eşini bile gölgede bırakan Hillary Clinton, Nikaragualı ünlü lider Daniel Ortega, ünlü devrimci Leon Trotsky, Hindistan Başbakanı Indra Gandhi, İranın ünlü lideri Ahmedinejad, Marie Antoinette, Türkiye’de uzuuun yıllar boyu iktidarın vazgeçilmez isimlerinden olan Süleyman Demirel, bir dönemin gıcık Hükümet Sözcüsü Condolezza Rice, AKREP olmanın hakkını veren isimlerdir.
Analitik kafaları ile bilinirler. Ray Robson, Michael Adams gibi yaşayan ya da tarihe geçmiş ve çoğu da çok küçük yaşta büyük başarı kazanmış bir sürü Satranç Ustası AKREPtir. Hristiyanlıkta devrim yapan Martin Luther ve Dil bilim üzerine çözümlemeleriyle tarihe geçen Erasmus da öyle…
AKREPler yazarlar… Yani kafaları sürekli bir takım hikayeler yazar 🙂 Bunu meslek edinmiş olanları da vardır; Dostoyevsky, Ezra Pound, Voltaire, R.L. Stevenson, Sylvia Plath, Kurt Vonnegut, Isaac Singer, James Boswell gibi birçok isim bu grupta yer almaktadır.
Kendilerini dolaylı yollardan ifade ederler. Bu nedenle sanat onlar için iyi bir ifade biçimidir. Dahi ressamlar arasında isimleri geçer; Pablo Picasso, Claude Monet ve Rene Magritte en bilinen örneklerdir.
Besteciler arasında da Walsin Kralı olarak bilinen Johann Strauss II, opera üstadı George Bizet, Paganini, New Age Prensi filan diye geçse de sonuçta bakışlarına tav olan hatunlar yüzünden meşhur olan Yanni AKREP bestecilerdir. Enigmatik hayatı ve etkileyici yorumlarıyla bilinen Jeff Buckley de öyle…
Ama benim favorim birçok filme ruh veren müziklerin yaratıcısı olan Ennio Morricone’dir!
Güzel – ya da yalnızca güzel – değildirler. Ama kesinlikle ACAYİP CAZİBELİ insanlardır. Üstelik kafa da güzel olduğu için çok iyi rol keserler! Julia Roberts, Kevin Kline, Joaquin Phoenix, Winona Ryder, Matthew McConnaughey, Sally Field, Leonardo Di Caprio, Anne Hathaway, Danny DeVito, Owen Wilson, Meg Ryan, Bo Derek, Jamie Lee Curtis, Goldie Hawn diye başlayan uzun bir liste var önümde.
Ve her AKREP tehlikeli bir mikrop ve zalim bir işkenceci olduğu kadar aynı zamanda güçlü bir şifacıdır 🙂
Netekim kan, acı, zehirli ve zararlı maddeler ve kesici aletlerle ilişki kurma becerisini yararlı hale dönüştürmüş olan AKREPler de vardır! Kalp naklinin ünlü ismi Christian Barnard, yine organ nakli ile meşhur olan Magdi Yacoub, Nöro-cerrahi konusunda dahi kabul edilen Sanjay Gupta, ünlü Marie-Curie, Jonas Salk, ve Insülini keşfederek Nobel ödülü alan Frederick Banting bu gruptandır 🙂
AKREP ve Sağlık
Dünyanın en sağlıklı insanları değildirler zira vücutlarına hiç bir zaman iyi davranmaz, arzularının peşinde yıpranmaktan kaçınmazlar.
Bağımlılıkları nedeniyle akciğerlerini ve karaciğerlerini yıpratabilirler. Düzensiz bir cinsel hayat sürmeye yatkın oldukları için cinsel yoldan bulaşan hastalıklara açıktırlar. Enerjilerini verimli kullanmadıkları zaman üreme organlarında iltihaplı ya da kanserojen oluşumlar meydana gelebilir. Piskolocik olarak bırakmayı reddetitkleri için barsakları sık sık tıkanır.
Marsları ve Merkürleri sert etkiler aldığında mental sorunlara da yatkın olmaları mümkündür. Borderline eğilimler, öfke kontrolü sorunları, obsesyon gibi ana menüye ekstra renk katan özellikleri olabilir :))).
Yine de ilginç bir küllerinden doğma yetenekleri vardır… Yani yıkılır ama toparlanırlar :).
AKREP’in Yolu
AKREP bolluk bilinciyle değil, yoksunluk duygusuyla doğmuş bir insandır. Kaybetmenin, yitirmenin, eksilmenin, tükenmenin kaçınılmazlığı ve kullanmanın, tüketmenin, yok etmenin, yeni yollar açmanın, çözüm üretmenin mecburiyeti üzerine kurulmuş bir hayatta kalma sistemi vardır. Gerçekçidir ve boş vaatlerle oyalanmaya tahammülü olmayan biridir.
Temel kaygı ”kendini kurtarmak” olunca, bencilliği doğal kabul eden ve son tahlilde kendi çıkarı için her şeyi gözden çıkartabilen bir insanla karşı karşıya olmamız beklenir!
Ama AKREP bi acayiptir :). O neyi önemsiyorsa onun için her şeyi gözden çıkartır… Bazen kendini de!
Zira AKREP’in özünde ne kendine, ne hayata, ne de başkalarına fazla değer vermeyen ve sadece şu fani dünyada bir iz bırakmayı önemseyen biri vardır. Çılgınca fedakarlıklarını kahraman olmak için değil, var olduğunu hissetmek ve hayatı bu kadar önemseyip sıradan bir var oluş ile yetinebilenlerle dalga geçmek için yapar.
Sonra bir gün gözden çıkartamayacağı kadar değerli bir şeyi olur! O zaman AKREP her arzu ettiğini elde etmek için her şeyi masaya süren bir kumarbaz gibi davranmak yerine, değer verdiği şey için YAŞAMAK ister! Bu AKREP için ölmekle eş anlamlı olabilecek kadar büyük bir değişimdir. Değer verdiği şeyler için yaşamayı kabul eden AKREP ölür ve küllerinden doğar. O zaman da gözüpek bir KARTAL olur!
AKREP’e müzik… Tabi I Put A Spell On You 🙂 JOE COCKER yorumuyla…

0 Yorum

  1. Merhaba,
    Diger burclar icin olan versiyonu websitenizde var mi yoksa gelecek mi?
    Sevgiler On Fri, 3 Mar 2017 at 09:27, JUNO ”Kendi Halinde Bir Yıldız Gözlemcisi” wrote:
    > JUNO posted: ” ”Ordunun hırslı başkomutanı ve Kraliçe’nin gözdesi olan > Mars, güzel bir nedimeyle hiç bir yere varması beklenmeyen bir aşk yaşar! > Mars’ın gayrı meşru çocuğuna hamile kalan talihsiz kız saraydan atılır. > Köprüden atlamak üzereyken, arabasıyla oradan geçen” >

  2. sehriban koksal kurt

    Merhaba sevgili Mediha hanim, nasilsiniz? Iyi oldugunuzu umuyorum. 🙂 Bir akrep burcu olarak kendimi bi kez daha sizin keyifli anlatiminizla tanimis oldum. Cok eglendim burcumu okurken. Coooookkkk tesekkür ederim, yüreginize, emeginize saglik.
    Burclarla ilgili kitap tanitiminizi izlemistim. Hasan Sonsuz un muhabbetlerini takip ediyorum youtubeden. O sohbet de o kadar keyifliydi ki sizi birazcik daha yakindan tanimis oldum. ( keske arkadasim olsaaaa, diye ic gecirdim;)
    Rastlastiginiz bir sürü insan arasindan beni hatirlarmisiniz bilemiyorum, Skyplasmistik. Benim cok kararsiz bi dönemimde sizden yardim istemistim. Dogum haritama bakmistiniz. Neyse önemli de degil, yeniden merhaba! demek, tesekkür etmek, iyi ki varsiniz demek icin yazdim. Iyi ki varsiniz, cok tatlisiniz, yazilarinizi keyifle takip ediyorum. Sizi cok seviyorum ve Bi gün yüzyüze görüsmeyi de umud ediyorum.
    Sevgilerimle Sehriban

    1. JUNO

      Şehriban Hanım, vefalı davranışınız için gönülden teşekkür ederim. Sevgiler

  3. birkac gundur akrep hakkinda yazacaklarinizi bekliyordum. paylasim icin tesekkur ederim.

Bir Cevap Yazın

Arşiv

Kategoriler

Juno - Kendi Halinde Bir Yıldız Gözlemcisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et