22 Kasım 2014 günü, İstanbul’a göre 14:32 itibariyle YENİAY dediğimiz, Güneş – Ay Kavuşumu, Yay Burcu’nun 0 derecesinde gerçekleşecek.
An’ın hatirasında,
- Yükselen 14 derece Koç ve Uranüs 12’inci evden Yükselen ile kavuşum halinde. Üstelik Güney Ay Düğümü de 1’inci evden Yükselen’e dokunuyor ve 7’inci ev girişine Kuzey Ay Düğümü yerleşiyor. Anın yöneticisi Mars, Selena ile kavuşumda ve Ay Düğümleri ile T-Kare görünümünde.
- YENİAY, yıkımın ardından gelen dönüşüm enerjisini temsil eden 8’inci evde, Akrep’ten çıkmaya hazırlanan ”MC yöneticisi” Satürn ve Yay’a yeni girmiş olan Venüs ile stelyum halinde.
- YENİAY stelyumu, Regulus ile kavuşan Lilith ve Formalhaut ile kavuşan Neptün ile bir T-kare formu oluşturuyor. Regulus ve Formalhaut, göklerin dört bekçisinden ikisi olarak bilindikleri için bunu önemsemekte fayda var…
- Yay’ın yöneticisi Jüpiter ise, 5’inci evde Juno ile yakınlık içinde ve Ay Düğümlerine ılımlı açılar yapıyor.
MEALİ;
Zaman önce bizi değişime hazırlanmaya çağırdı… Ama bir süredir ”gecikmeye tahammülü olmayan bir öncü gibi”, kendi işini kendi yapıyor!
Hayatlarımızda – biz ister fark ve kabul edelim ister yok sayalım – bazı şeyler geri dönüşü olmayacak biçimde değişiyor.
Alıştığımız koşullardan alabildiğine farklı bir hale uyum sağlamak mecburiyeti, bazen bizi ”olan biten hakkında karamsar ve geleceğe dair umutsuz” hale getirebiliyor.
Ama bu YENİAY’ın hayatımıza getireceği dinamikler, bize ne zamandır cesaret edemediğimiz kararları almak, bir araya getiremediğimiz cümleleri kurmak, atamadığımız adımları atmak için cesaret verecek.
Hayatı kontrol edemediğimizi fark etmek bizi sarsar… Hele de kendimizden çok şey beklediysek ve hayat bizi haklı çıkartmamış gibi duruyorsa, kendimizi kaybolmuş hissetmeye başlamak, işten değildir…
Böyle olduğunda, insanın içini geçmişle yapılan hesaplaşmaların sisi kaplar!
Düşünür, düşünür ve hep birilerini ama en çok da kendimizi suçlarız. Aynı plak eşliğinde, aynı gözyaşlarını döker, aynı acıları tazeleyip tazeleyip bugün gibi yaşarız. Kaybedilmiş altın günleri özlemek bizi yeni bir güne uyanmaktan alıkoyar. Haksız duruma düştüğümüz mücadeleleri, yeniden hayatımıza çekmeye çalışır, bu kez muzaffer olmak gibi ego okşayıcı hayallerle ömrümüzü yeriz.
Vesaire, vesaire vesaire :)))
Ama artık akışın böyle dramatik tembelliklere tahammülü yok. Bu YENİAY, bize ”geçmişe bu güne dek hiç bakmadığımız bir pencereden bakma” şansını verecek.
Beklentilerimizi, planlarımızı, düşlerimizi, fikirlerimizi dönüştürecek birşeyler olacak bu YENİAY’da…
Bazen öyle bir ”ANLAMAK” mümkün olur ki, haklı çıkmaya, güçlü olmaya çalışmanın anlamı kalmaz, zira kavganın ya da verilen uğraşın önemi kalmaz. Zira biz o kavrayışla birlikte, baktığımız pencerenin eksiğini görür, önemsediğimiz duruma başka yerden bakar, ve duruşumuzu değiştirmekte artık sakınca görmeyiz.
Yeniay, bize yanılgılarımızı gösterecek. Enerjimizi ”sırf üstte kalmak adına” boşa harcadığımız alanlardan uzaklaştıracak bir dönüşüm yaşayacağız.
BIRAKMAYI KABUL EDECEĞİZ 😉
Dünyayı ”bize göre mükemmel” olan halde tutmayı, ya da o hale getirmek için uğraşmayı dert eden biziz.
Halbuki zamanın bir planı var… bu planın işlemesi için bazen ortalığın karışması, bazen ”karanlık tarafın” galebe çalar gibi görünmesi şart… ”Bu şekilde, RAB gerçeğe sırt dönenlere oyalanabilecekleri yalanlar sunar” der Thessalonians 11’de… Ve bu şekilde saflar ayrılır, insanlar tarafını belirler.
Bize düşen; karanlık hakim gibi görünse de içimizdeki aydınlığı koruyarak, evrenin enerjisini dengelemek 🙂
Biz ”rağmen” tutunurken aydınlığa, içimizdeki saflığa, imanımıza; Yepyeni bebekler filizlenececek rahimlerde… Yepyeni umutlar oluşacak yüreklerde… Tohumlara derinlerden gelen kaynak suları yürüyecek… Ve her şey tam olması gerektiği gibi olacak.
Biz yapmayacağız, sistem taşları yerine koyacak, biz sadece direnmekten vazgeçeceğiz. Bizim istediğimiz gibi değil, aklımıza bile gelmeyecek kadar güzel bir şekilde olacak… Yeter ki biz baktığımız yerde kayıp ve boşluk görmekten vazgeçelim 😉
Burçlara göre yorumlar fırından çıkmak üzere… Ama şimdi MÜZİK 🙂
Josh Groban – Mi Mancherai … Seni Çok Özlerim demek… İnsan bazen kendi içinde saklı olduğunu bildiği ama dile dökemediği bir gerçeği özler 🙂 Bu YENİAY’da o gerçeği özlemekle kalmayın, ona sarılın, tutun, bırakmayın! Sizi siz yapan güzelliği, kendinizden esirgemeyin 😉