Ucundan Acık Jüpiter – Satürn Karesi … Kendini BERBAT Hissetmek Hakkında Herşey :)

gSJQMxd
Resim:

Ucundan Acık Jüpiter – Satürn Karesi … Kendini BERBAT Hissetmek Hakkında Herşey :)

Tam bir Jüpiter Satürn Karesi yaşamıyoruz hayır… Ama bu iki gezegen, 5 dereceden daha yakın geziyorlar birbirlerine ve Lilith de hem Jüpiter’e yakın hem Satürn’e kare olunca, haliyle ”ucundan acık” bir etkilenme oluyor 😉

Ne mi oluyor;

Aslan’daki Jüpiter’in ”kendini beğenmek ve beğendirmek” derdinde olduğu aşikar. Her insan bu dünyanın merkezi… Her insanın gönlünde kendi krallığını ilan etmek var 🙂

Hal bu iken, Lilith sinsiden sokulunca Aslan’daki Jüpiter’in kulağına, onu hep ”O kadar da ciddiye alınmadığı” kaygısı ile vuruyor!

Engel koyan, ders veren, had bildiren Satürn de kare yapınca bu ”Gururlu Kral ve Sinsi Odalık” ikilisine, hem odalığın elinde kralı kışkırtmak için bol malzeme oluyor, hem de kralın kaçacak yeri, kendini aldatacak yalanı kalmıyor…

Yani ”kendimize dair hoşnutsuz olduğumuz” konular, hop diye düşüyor önümüze… Ve hayat bize ”Bırak kendine gizli gizli acıyıp, bir yandan da YOK BİŞİ diye gezinmeyi de… Ne yapacaksan yap!” diye rest çekiyor.

HERKES AMA HERKES KENDİNDEN HOŞNUTSUZDUR BU DÜNYADA…

Güçlü ve özgüven sahibi bir insan olmayı, KUSURSUZLUK MİTİ ile bütünlemiş kim varsa, kendi hatalarının denizinde boğulmaya ve mahcubiyetten ölmeye mahkumdur.

Hatalarımızı düzeltmeden önce düzeltmemiz gereken şey; HATASIZ OLMAK gibi bir derde sahip olmaktır.

Ve maalesef, sosyal genetiğimiz bizi;

– Hatasız ve eksiksiz (neye göre diye de sormak lazım elbet),

– Eleştirilemez ve hatta sorgulanamaz,

– Her şartta başarılı ya da her şartı kendine gönlüne göre değiştirebilen,

– Her durumda galip,

bir adet ”kibirli ve full-donanımlı ahmak” olmak üzere güdümlemektedir.

Kibir ve Full-donanım  kısmı, yukarıdaki koşulları yerine getirmeye muktedirmişiz gibi davrandığımız için…

Ahmak kısmı ise, dolduruşa gelmeye sonuna kadar açık ve hatalarını görüp, kabul edip, kendine yardım etmek konusunda tamamen beceriksiz insanlara dönüştüğümüz için!

Hatta bu yazının sonu da; ”Çok şükür ben egomu tamaaamen yendim ve kendi hatalarımı kabul edip tamamen düzelttim. Darısı başınıza Dostlar!” yazarak, kendini buna inandırmak isteyen kişilerin gönderileriyle dolabilir. Niye mi; zira son yılların en hit becerisi ”egoyu yenmek” de ondan 🙂

Bu ve buna benzer ‘mükemmellik kandırmacaları” çok yaygındır.. Zira, hepimizin içinde bir ”en iyisini bilen” yatar.

Hepimiz ”zaaflı” olduğumuzu düşündüğümüz konularda hassas ve sorgulanmaya tepkili olmamıza karşın, kendimizce ”donanımlı ve becerikli” olduğumuzu düşündüğümüz konularda ”YARGILAYICI ve MÜDAHALECİ” olmakta bir sakınca görmeyiz.

Zira bize de böyle davranılmıştır…

Bu yüzden insanlar kendilerine ”lider” olarak hep böyle davranabildiğini düşündükleri kişileri seçer… Tutmak için ”ne olursa olsun hep kazanan” takımları ararlar.

Pek az insan, ”kendisine yapılmasından hoşlanmadığı şeyi başkalarına yapmaması gerektiği” hakkında dürüst bir tavır sergiler. Ve bir çok insanın bütün cümleleri AMA ile başlamaktadır.

Bunun temel nedeni KUSURSUZ ve ELEŞTİRİLEMEZ OLMAK gerektiğini, bunun varılabilecek en yüce makam olduğunu zannederek büyütülmemiz ve bu makamın yakınından bile geçmediğimizi -bırak duymayı – görmeye bile tahammülümüzün olmayışıdır.

Oysa insan her an pek çok yanılsama, pek çok yargı ve bunlara bağlı olarak yapılan pek çok hata içindedir. Zira insanın kavrayışı, evrenin bütünsel etki-tepki sistemini çözümlemeye ve bu sistem içinde hep ”doğru” olanı yapmaya müsait değildir. Pek çok algı ve tutumumuzun, aslında hatalı olduğunu da çook sonra anlarız.

Hayat bizi zaman ve deneyimler ile, suların kayaları şekillendirmesi gibi usul usul ama karşı konmaz biçimde şekillendirmektedir.

Bu şekillenişi, yüzümüze sertçe çarpan ve canımızı yakan tokatlar olarak algıladığımızda ve ”inkar  – direnç – bahane bulma ” üçgenine kendimizi kaptırdığımızda – ki bunu pek çok kez yaptık ve yapacağız – hayatı ”kibirli ve full-donanımlı bir ahmak” olarak yaşamaya devam ederiz.

Bu şekillenişi, ”öğrenmek” olarak kabul etmeye ne kadar hızlı geçersek, o kadar huzur bulur ve evrenin bilgeliği tarafından yönlendirilmeye o kadar açık oluruz.

”Evrenin bilgeliği tarafından yönlendirilmek” ifadesi ne hoştur… Ve insanların ne kadar arzuyla ”Evet, ayy evettt ben dee… Ben de istiyorum ondan.” diyebilecekleri, tatlı bir öneridir :)))

Ama insanın içinde ”direksiyonu başka bir merciye bırakmak” konusunda inanılmaz bir direnç vardır! İnsan hep kendi perspektifinden gördüğü kadarı ile hayatı ve insanları yargılamak ve yönetmek derdindedir.

Bunu yapmakta başarısız olduğu defalarca yüzüne vurulduğu için de, kendini ”suçlu, aşağılanmış ve beceriksiz” hissederek, oyuna küser :)))

Bu küskünlüğün nedeni ”rolü yanlış okumak”tır.

Biz, ”sosyal aklın” bizi teşvik ettiği tarzda bir ”mükemmellik” için çok az bir görüşe ve çok sınırlı bir etki alanına sahibiz… Zaten bize ”herkesten üstün ve herkese ne yapması gerektiğini söyleyebilen biri” olmayı ilham edenlerin kendileri de öyle değildir. Kabul edemezler o ayrı :)))

”Kabul etmemek” değil, kendini sorgulamaya açık olmaktır asıl bilgelik. Ama ”Yargı mercisi olarak başka insanları görmemek, değerlendirmeyi evrenin bilgeliğine bırakmak”gerekir!

Unutmayın ki; YARGILAYAN YARGILANIR…

Müebbet bir suç yoktur… Sonuçları itibariyle isteneni oluşturmayan tutumlar vardır. Ve bu durumu ayıplanacak, saldırılacak, aşağılanacak bir şey olan gören zihniyetin, saklanmaya, hatanın üstünü örtmeye, kabullenmemeye ve kaçmaya teşvik etmesi kaçınılmazdır. Ömrümüzü müebbet hapse çeviren de bu kaçışlardır.

Eksikler, hatalar ve mahcubiyetler, sadece bize yakılmış kırmızı ışıklardır. Ve yol değiştirmemiz gerektiği konusunda uyarı vermektedirler.

Satürn, Lilith tarafından sinsi sinsi aşağılanan ve kendini hiç de göstermek istediği kadar ”çok süper” hissedemeyen Jüpiter’e kare çektiğinde, bizler için oluşan durum şudur;

Hatalardan, eksiklerden, zaaflardan kaçılamaz… Onlar – tıpkı arka arkaya patlak veren maden kazaları gibi – seni kovalar ve illaki köşeye sıkıştırırlar. Hatayı görüp, göğüslemek ve çözüm üretmek için cesaretle kolları sıvamak, kendi hayrımızadır.

Hal bu ise; sizin işiniz, sizi yargılayan ve suçlayanlarla değil kendinizledir… Sizi yargılayanı da yargılamayın 🙂 Evrenin onu sizin yolunuza çıkartırken dahi bir bildiği vardır…

İnsanın insandan bir alacağı ve her karşılaşmanın getirdiği bir vicdan sınavı vardır. Sonucu kimse bilmez. Ama bir sonraki elin kartları, oyuncuların bir önceki elde yaptıklarına göre dağıtılır 😉

Aralık ayı gelip Jüpiter Retro’ya geçene kadar, Satürn ile ucundan-acık kare hal devam edecek. ”Ayyyy çok şükürr 1 ayda geçicek.” demeyin :))) Bu zamanı köşenize sinerek geçiştirmek yerine iyi kullanın. Zira savunmaya çalıştığımız perspektifi de, sığınmaya çalıştığımız mevziyi de alt üst edecek bir Pluto – Uranüs karesi Aralık’ta bizi beklemektedir. Ve unutmayın böyle ”sürpriz ataklar” göğüsleyip onunla akanı değil, kaçanı vurur…

Evrenin, Merkezin, Rabbin – ya da sizi hangi tanım tarif daha fazla huzurlandırıyor ise – O’nun Işığı, hatalarımızın oluşturduğu çatlakları, sevgi ile doldurur.

O’nun bilge sesine göğsümüzü açmak ve bizi yönlendirdiği yoldan yürümek HEPİMİZE KOLAY GELE…

Nasser Shamma, Iraklı bir Udi… Baghdad Night, onun Solan Ay albümünden keyifle dökülen bir parça… Gönlümüze şifa niyetine 🙂

0 Yorum

  1. hatice

    Merhaba
    Sizinle yeni tanıştım ve çok sevdim. Klasik bir yay kadını olarak da sevdiğim şeyleri hemen arkadaşlarıma pas ettim. Hayata bakışınızı, olumlu ve rahatlatıcı tavrınızı kendime yakın buldum.
    8-10 gündür aileyle ilgili önemli bir dönemeçten geçiyoruz. Yanlış yapmaktan korkuyorum. Aile üyelerine zararı dokunabileceği için de çok tedirginim. Uzun düşünmeler sonucunda yapılmasının şart olduğuna, korkunun ecele faydası olmadığına ve Yaradana güvenmek gerektiğine karar vermiş olmama rağmen hala onay arıyorum. Yazınız iyi geldi bana.
    Yargıladıklarımla yargılanmaya adım adım gidiyorum. Eleştirdiklerimi yapmamak için elimden geleni yapacağım. Yolum uzun. Bu yolda yazılarınızda aradığım onayı bulabilmek bana güç verecek eminim.
    Herşey gönlünüzce olsun.

    1. JUNO

      Kolaylıklar dilerim 🙂

  2. Arzuscan

    Dün akşam aynen fotoğraftaki kadın gibiydim… Ve yazdıkların yine muhteşem… Yolumuzu anlaşılır kıldığın için milyonlarca teşekkür canım…

    1. JUNO

      Ben teşekkür ederim 🙂

  3. Derya

    Sevgili Juno,
    Sen kendi halinde bir yıldız gözlemcisinin dışında,ışıl ışıl parlayan yol gösterici bir yıldızsın.
    Sevgilerimle,

    1. JUNO

      Hepimiz bir yıldız, hepimiz bir örneğiz…

  4. Juno,
    İşin uzmanı değilim ama pes diyorum ve haddim olmadığından, başka da bir şeycik demiyorum 🙂
    Yalnizca şu:
    Kitapçı raflarındaki ‘Çok satanlar’ bölümünde, sizin bir kitabınız, gözümün önünden gelip geçiyor.
    Sevgiler.
    Zülal
    (Yay ve Kova)
    Şahaneyimdir :)))

    1. JUNO

      Şahanesiniz :)))
      Sevgiler

  5. Ellerine sağlık yine mükemmel bir yazı olmus Juno. Ama benim asıl merak ettiğim ”ego ne zaman tamamen yenilir ki?” ya da yenmek için kıyasıya mücadele edilmesi gereken bir şey midir yoksa zaaflarını tanıyıp her an farkındalıkla, bilgiyle doyurulması mı gerekmekte midir? Zira zihin hiç susmuyor, hatta çoğu zaman karşımıza çıkan her insanın bizi bize gösteren aynalar olduğunu bilmemize rağmen kendi içsel savaşımızı veriyoruz ve kendimizi teskin ediyoruz öfkeye kapılmamak, egoya teslim olmamak adına. Gerçekten insanın içinde inanılmaz bir direnç var. İşte bu durum bana ‘kıldan ince kılıçtan keskin olan sırat köprüsü’nü hatırlatıyor, her an tetikte olmak gerekiyor köprüyü geçebilmek için. Ama nefsin yanılgısıyla dikkatin dağıldı mı anında yuvarlanıveriyorsun cehennem cukuruna, sonra tekrar yükselme, döngü başlıyor… Ben kendimce egodan bunu anladım yani maddi hayatımız boyunca usul usul hep bizimle olacak, fırsat bulduğu her an kendini gösterecek yaramaz bir çocuk gibi. Ve sanırım bizim sınavımızsa uyanık olup o tuzaklardan atlamak olacak kendimize kızmadan ama farkındalıkla. Yani ben bunu anladım çünkü ego başka nasıl tamamen yenilir ki? Juno, varsa bir yolu paylaşmanı isterim, sayende farkına varıp kendi hayatıma da uygulayabilmem adına.

    1. JUNO

      Sanıyorum EGO yenilmiyor cancağızım 🙂
      İnceltiliyor…
      İnsan hatayı daha çabuk görmeyi, daha esnek olmayı, daha fazla şükretmeyi, daha şevkatli olmayı,
      Hep tekrar tekrar girdiği denemelerle daha kolay yapmaya başlıyor.
      Ama yani bu alemde MİKEMMEL olmak yok :)))

  6. ayşe

    Juno, derler ki: Tanrı kulları ile kulları aracılığıyla konuşurmuş!
    Ruhun coşsun, dilin söylesin, parmakların yazsın!
    Tanrı elini hep üzerinde tutsun!

  7. Yorumlara katılıyorum tüm yazdıklarınızı derleseniz ya. Ben zaten yazılarınızı biriktiriyorum tekrar tekrar okumak ve okutmak için ama bir kitabınız olsa elimizin altında rehber niyetine fena mı olur 🙂 Sadece burada kalmasın tüm bu değerli bilgiler…

  8. Ebru

    hicbiseyin raslanti olmadigi bu hayatta bu siteyi 1 yil kadar once bulmam, ve her cumlenizden kendimce kendi yoluma yanan isiklar gormem Allahin lutfu, oyle goruyorum artik. dolayisiyla size cok minnettarim. iyi ki varsiniz.

    Bugun yine bazi cumleleri okurken ‘yoo yo hayir devam etmeyecegim’ diyorum.
    :)) Sebep mi? yine nokta atisi yapmissiniz en içe dokunanindan.

    insan yargilarsa yargilanir, ne verirse onu alir.. bunu anliyorum. peki haksiz yere ustumuze gelindigini dusundugumuz durumlarda(ve bunun cok yakinimizdaki bi insan tarafindan yapildigini gorunce), icimizdeki kurban ve dolayisiyla kizgin sese teslim olmadan/yargilamadan once ne yapabiliriz? yakin zamanda bunu yasadigimda kendimi bir an juno bu konuya ne derdi acaba diye dusunurken buldum ve size sormak istedim. tesekkur ederim simdiden..

    1. JUNO

      Yargılama işini sadece Merkez’e bırakın demiştim galiba yazının bir yerinde 😉
      —–
      ”Kabul etmemek” değil, kendini sorgulamaya açık olmaktır asıl bilgelik. Ama ”Yargı mercisi olarak başka insanları görmemek, değerlendirmeyi evrenin bilgeliğine bırakmak”gerekir!
      —–
      Benim de hatırlamaya çalıştığım birşey aynı duruma düşünce :)))
      Kolaylıklar dilerim

  9. Adı Yok

    Oy oy, sizin bu gerçekleri bu kadar açık yazışınız, şefkat tokadı etkisi yapıyor:))

  10. Nergis Afacan

    Sunu anladim ki bu ay ozguvende hafif bir cokus yasanacak! Ve oturup kendimiz hakkinda dusunmekte fayda var sert koseleri torpulemek istedigimiz, iyi nitelikleri kendimize eklemek gibi..ders mi cikarmamiz gerek bu ay? Aslan artik evcil bir kediyemi donusmeli? Yoksa gucunu sarsan entrikaci odaligina agzinin payini verip yeniden tahtinami oturmali? Ben bir yengec olarak sansliyim sanirim,her olumsuzlukta kendimi kuma gomer saklarim..

  11. scorpio

    ya küstüm ben artik oynamıycam…egom hem şişko hem yarali iste …kocaman ama cok kolay aciyan bi kalbimin olmasi kadar olagan.. Deh satürn deh!!

  12. 12. eve eğilmek gerek sanırsam. ego ile id arasında adına “şey” deyip içini dolduramadıklarımız burada gizli olsa gerek.

  13. havva

    Yine guzel bir yazi juno harikasin kalemine saglik

  14. aga

    çok yorgunum çokkk teşekürler selamlar junom

  15. Yase

    Sevgili Juno, anti-Herakleitos gibisin 🙂 Herakleitos aynı nehre iki kere girilemez derdi. Sen hep aynı şeylerin tekrar ettiğini yazıyorsun sanki. Hep aynı şeyler tekrar ediyor ve hepsi birer testten ibaret gibi bir duyguya kapılıyor insan. Oldukça keyif alıyorum yazılarından ama bu tarafı fazla kaderci geliyor. Beslendiğin felsefi, manevi vs kaynaklar üstüne de bir yazı yazsan biraz daha açıklayıcı olurdu belki.. (Belki de vardır böyle bir yazı da ben görmemişimdir?) Sevgiler

    1. JUNO

      Nehir değişiyor 🙂
      Biz değişmiyoruz… Yani Anti-Herakleitos ”sizin deyiminizle” olmaya çalışan, direnen biziz!
      Evren de bizim yüzümüze bunu vuruyor…
      Ve bu elbette fazla hoşa gitmiyor :))))
      Yase, elçiye zeval olmaz da derler ya hani, iş öyle 😉
      FAZLA kaderci ne demek bilmiyorum…
      Ama insanın tutumunu değiştirince kaderini de değiştirdiğini biliyorum 🙂
      Aynı sınavlar önüne gelir.
      Sen farklı cevap verirsen, çıkış kapısı değişir başka plana geçersin…
      Beslendiğim manevi kaynaklar üzerine bir şey yazmama gerek yok.
      Beslendiklerim benim önümdeki göstergelere bakışıma yansıyor zaten.
      Aktardıklarım hayatınıza uyum gösteriyor ve bir açılım veriyorsa, ne ala…
      Vermiyorsa ne gerek var beni kaynaklarım ile yargılamanıza 🙂
      Sevgilerimle

  16. Filiz Gürakan

    Juno yıne yolumuza ısık tutuyorsun bazı cumlelerı okurken tokat yemıs gıbı oldum ınsanın kendıne yabancı yonlerı olaylarla ortaya cıkıyor, gormemekte kabullenmekte dırenıyoruz bize bunları tekrar hatırlatıyorsunuz
    emegınıze kalemınıze saglık

  17. Deniz Devrim

    Sizin yorumlarınız çok güzel Juno. Bende bir fal sitesinde tarot yorumcusuyum. İnternette araştırma yaparken sitenize rastgeldim. Link ini pc me kaydetmiştim fakat format attığımda web sitenizi tekrar bulmak zor oldu. Google amca sağolsun çok yardımcı oldu. Velasıl kelam Aslan burcu erkeği olarak bu zor günlerde bana ışık oldunuz. Yorumlarınızda kullandığınız üslup mükemmel ötesinde. Tabi anlayabilene. Anlaşılma kaygınızın olmadığıda çok belli. Sevgilerimle…

aga için bir cevap yazınCevabı iptal et

Arşiv

Kategoriler

Juno - Kendi Halinde Bir Yıldız Gözlemcisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et