SATÜRN – JÜPİTER KARESİ … Umut ve Cesaret’in Yetersizlik Korkusuyla Sınavı ;)

Satürn Baba’nın retrosu bitti!

Ancak hala geri vitese takıp döndüğü Akrep Burcu’nda ve Eylül ortasına kadar Yay’ın ”başlangıçlara gebe” sularına girmeyecek. Bizi Akrep’in dönüştürücü ikliminde biraz daha demleyecek 😉

3 Ağustos itibariyle, Satürn’ün Jüpiter’e ve yine (neredeyse) Eylül ortasına kadar retroda kalacak olan Venüs’e karesi tam halde. Ve 4 Ağustos’ta bir de Pluto – Jüpiter 150’lik açı yaşanacak göklerde…

Bundan biz fanilerin payına düşen nedir derseniz;

Aslan’daki Jüpiter – Venüs kavuşumu, ”krallara layık” bir hayat sürmeyi hatırlatır 🙂  Ancak krallara layık yaşamak için krallara layık bir yürekle ve dirayetle davranmak gerekir…

Jüpiter-Venüs kavuşumu, Aslanın Yüreği dediğimiz Regulus sabit yıldızı ile de neredeyse kavuşum sayılabilecek bir yakınlıktadır. Regulus’un mesajı ”her şeye rağmen asil ve adil” olabilmek, yani aslında ”Rab’den Olma Bilinci” ile davranabilmektir!

Bu bilinç, krallara layık yaşamak hakkındaki yanılsamalarımız Satürn tarafından sınanıp, Pluto tarafından dönüştürülmedikçe, yerine oturmaz :)))

”Ne krallara layığı be…. SÜRÜNÜYORUZ!” diyenleri duyar gibiyim :)))

Ne var ki, süründüğünü düşünüp acı çeken nefstir! Umduğunu bulamamaktan korktuğunda dahi YÜCELİĞİNİ MUHAFAZA EDEN ise, bize emanet edilmiş olan RUH.

Satürn’ün retro olduğu devrede, yüreğimizde filizlenen beklentilerin o kadar da kolay hayata geçirilemediğine şahit olup, gama, kasavete, kaygıya ve hatta umutsuzluğa batmış olabiliriz.Bu duygular bizi HEP AMA HEP aşağı çekmiş olan taş arabalarıdır!

Ancak şimdi Satürn retrodan çıktı. Şimdi zaman, geçmişin tanıdık kaygılarından sıyrılıp, ileri gitmemize engel olan tutumları ve alışkanlıkları bir gayretle sırtımızdan atma zamanıdır.

Eylül ortasına kadar, yelkenlerimizi rüzgar şişirmese de, biz küreklere asılacağız!

Yengeçteki Mars’ın, Satürn ve Lilith ile yaptığı açılar, ”Bunun İmkansız Olduğunu” düşünerek, içimize kaçma arzumuzu bir daha hatırlatmış olabilir :)))

Bu noktada, gerçekleşmeyen beklentilerimiz nedeniyle oluşmuş korkularımız, iyice su yüzüne çıkmış kaygılarımız ve mızmızlıklarımız yüzünden, daha iyisini düşünmeye ve yapmaya gayret etmeyen artık biziz!

Biraz dikkat edersek, şimdi içinde debelendiğimiz tuzak BEKLENTİ’dir!

BEKLENTİ’de yargı ve kaygı vardır…

BEKLEYİŞ’te ise, dinginlik ve güven!

Gelin biz Eylül ortasına kadar, Beklenti içinde değil Bekleyiş’te ve Gayret’te olalım.

Günlerin getirdiklerine korkmadan, bunalmadan sabretmek ve çaba göstermek bazen zor olsa da, bu sabrın, bildiğimizden ve umduğumuzdan daha tatlı meyveleri vardır 🙂

İçinden geçtiğimiz süreç, ”Umut ve Cesaret’in, Yetersizlik Korkusuyla Sınavı”dır. Bu sınavı geçenlerin ödülü ise, içlerindeki ASLAN YÜREKLİ KRAL’ı keşfetmek olacaktır!

BİZE GÜVENİYORUM … Zira bize RUH’undan üfleyen de güvendi 😉

Ly-o lay ale loya … Kızılderili müziği diye biliniyor ama aslında Orta Asya kökenli bir ezgiymiş 🙂 Onca yolu aşmış ve nice kıtalara yayılmış olan insanın macerası saklı bu ezgide… Genetik hafızamızdaki, ”zorluk ve kaygılara rağmen ileri giderek edinilmiş onur, sabır ve cesaret” derslerini canlandırması dileğiyle!