Pluto – Mars Karesi … Mükemmel Bir Nefs Tesviyesi!

Mars – Pluto karesi, Dolunay günü – 13 Haziran’da – tam açılı olacak… Ama şimdiden uyarı sinyallerini çakmaya başladı!

Bu kareye biraz TİKKAT etmekte fayda var, zira geniş açılarla da olsa Uranüs Mars’a, Jüpiter ise Pluto’ya karşıt açılar yaparak, gerilimin yüksek olduğunun altını çiziyorlar…

Pluto’nun retro konumda olması ve ve zaten Yengeç hassasiyetinde bir Merkür retrosu yaşıyor olmamız, açıkça ESKİ YARALAR konusunda YENİ UYARANLAR alacağımıza delalet ediyor.

Pekiiii hal böyleyken biz NETÇEZ?

Kare açı, karşıt açı gibi ”beni de tikkate al” diye arıza yapan bir şey değildir… Kare açı insana direkt boğazına yapışııp duvara yaslanmış olma hissi verir. Yani ”Burası İnonü Burdan Çıkış Yok!” tarzı bişidir :)))

Oğlak’taki Retro Pluto’nun, Terazi’deki Mars’a kare çekmesi;

”NE KADAR GERİ ÇEKİLSEK DE, ETKİSİNDEN KORUNAMADIĞIMIZ BİR BASKI UNSURU” anlamına gelir…

Hepimizin hayatında;

• Baş etmek için yeterli güce sahip olmadığımız, bu nedenle boyun eğdiğimiz,
• Bizden daha büyük bir ÖZNE’ye dahil olmamız – Çemişkezekli olmak, Zen-Budist olmak, Nowheristan’da yaşamak, Ceptoküp şirketinde çalışmak – nedeniyle maruz kaldığımız,
• Feda edemeyeceğimiz bir kazanç ya da duyduğumuz bir zaaf nedeniyle sineye çektiğimiz,
• Ya da düpedüz sevdiğimiz için katlandığımız,

amaaa bizi feci halde gıcık eden ve zaman zaman ”çekilmez” gelen haller vardır.

Bu halleri, alttan alarak görmezden gelerek, arkasından dolanıp puan alarak, geçici istimler atarak ”nispeten” katlanılır hale getirmeye çalışırız…

Ama döner, dolaşır ve illaki bir ara ”DAYANAMIYOM ULEENNN FALÇATAMI GETİRİN YA KENDİMİ YA BUNU YAPANI KESECEM!” noktasına geliveririz. Ve bu noktaya ilk gelişimiz de değildir 😉

Terazi’deki – nispeten halim selim sayılabilecek – Mars’ın, – beklenmedik ve kontrolümüzün ya da mantıki tahminlerimizin ötesinde olaylarla – kendisini tetikleyen Uranüs’e karşıt konumda olması, sabır katsayımızın fazla yüksek olmayacağını haber vermektedir.

Pluto’nun, herşeyi esnetip genişleten Jüpiter ile – gevşek açılı da olsa – karşıt olması ise, baskı unsurunun hadsiz ve hesapsız davranabilme ihtimaline işaret etmektedir…

Yani ”Yandı Gülüm Keten Helva!” kıvamında olaylarla sınanmamız kuvvetle muhtemeldir 🙂

Bu çıkışsız görünen çatışmaların içinden de bir çıkış yolu vardır… Ama durduğumuz yerden ve sahiplendiğimiz duruş ve tavırlardan ötürü bizde bunu görecek göz, duyacak sabır, yapacak yürek yoktur…

”Kardeşşimm madem dayanamıyon, ne duruyon orada hala?” sorusu ise, bu çıkışsızlığın tam kalbine saplanan oktur!

Zira cevabı kendi içinde gizlidir; ”FEDA EDEMEYECEĞİM BİR ŞEY VAR DA ONDAN!”

Tam bu noktada yapılması gereken, bizi dara koyana kafa atmaya değil, ”feda edilemeyene” odaklanmaktır. Zira kalbimiz orasıdır…

Neyi feda edemiyorsunuz?

– Para ya da Benzeri İmkanlar

– Alışkanlıklar

– Gurur

– Umutlar ya da Gelecek Planları

– Güvenlik

– Sevilme Hissi

– Kaybetme Korkusu

– İntikam Arzusu

– Değerli Olma ya da Tikkat Çekme Saplantısı

– Hayatta Kalma Güdüsü

– Sevdiğimiz İnsanlar

– Görev Duygusu

– Verilmiş Sözler

– İktidar

– Daraldan-Dar

– Vicdan

– İnsaf

– İnanç

Bunların her biri ve daha fazlası, bizi bağlamaya muktedirdir…

Bağlarımızdan biz sorumluyuz! Onları tercih eden biziz… Onlardan vazgeçme özgürlüğümüz vardır… Ama her vazgeçişin bir ferahlığı ve beraberinde gelecek bir bedeli vardır.

İŞTE BU BİLDİĞİN NEFS TESVİYESİDİR!

Hal bu ise biz kafa atmadan, falçatayı çekmeden, bağı bahçeyi ya da gönlü yıkmadan kendimize ŞU SORULARI soralım:

– NEDEN BU DUYGU BU KADAR ÖNEMLİ?

– VAZ GEÇERSEM NEYİ KAYBEDERİM?

– SAHİP ÇIKARSAM NEYİ KAZANIRIM?

Cevaplarımız, bizim sorumluluğumuzdur… Seçimimizin sonucu da bizim sorumluluğumuz olacaktır.

Arada gırtlağımıza yapışıp bizi duvara yaslayan olay, insan, ya da koşul SADECE BİR VESİLE’dir… Bizi kendimizle yüzleştiren bir vesile.

Elçiye ve vesileye zeval olmaz…

Her insan, Rabbin halifesidir. Bu nedenle seçim iradesine sahiptir. Seçimlerinin sonuçları da HAK’tır. Hakkımıza sahip çıkmak, sonrasında hak olanı da kabul etmekle mümkündür… Bizi HAK ile yüzyüze getiren her vesileye şükürler olsun 🙂

SON BİR UYARI:

”Pahtun Olmayi Pakmayacasun!” düsturu müthiş işe yarayan bir şeydir :)))) Bazı şeyleri bizim gücümüz, aklımız, yeteneklerimiz düzene ve sıraya koyamaz… Ama gökler altında her şeyin bir zamanı, her tavrın bir cevabı, her sabrın bir ödülü vardır…

Umutsuz, hırçın, yıkıcı, olmayın 🙂

Ve bilin ki BU ALEMİN BİR SAHİBİ VARDIR! Bu ne sizsiniz… ne de gurtlağınıza yapışıp sizi duvara yaslayan…

Bu yazı tek parçayla biter… MAZERETİM VAR ASABİYİM BEN :)))) ama ben iki parçayla bitirecem… Bakın onu da dinleyin İYİ GELECEK 😉