Mars – Neptün Kavuşumu … Vicdan Muhakemeleri Zamanı!

The-Awakened-Conscience-xx-Richard-Redgrave
Resim:

Mars – Neptün Kavuşumu … Vicdan Muhakemeleri Zamanı!

Şimdi aslında bu anlatacağım etki Pazar günü yani 3 Şubat’ta en yoğun haline ulaşır ama izleri yaşamımıza girmeye başladığı için, adım adım  farkederek yaşamakta fayda var; Mars Balık’a girdi… Ateşi suya attın mı söner! Dolayısıyla, Kova’da iken havalara girmiş ve fizikselden ziyade zihinsel bir cengaverliğe soyunmuş olan mücadele hırsımızda bir düşme olur. Hani yani son günlerde neye karşı ”Allah Allah” nidaları ile  –  özellikle de fikren ve zikren – topyekun saldırıya geçtiyseniz,ya da kafanızın içinde neyi boşa koyup doldurmaya / doluya tıkıp aldırmaya çalıştıysanız … o duruma bakışınızda bir dönüşüm olma vakti gelip çatmış demektir. Yelkenleri suya indirmek tabir ettiğimiz şey, tam da bu duruma denk düşer…  Hele de Mars önce Koç’taki Uranüs ile karşılık ağırlama yaşayıp,  sonra da Balık’ın mütevazi efendisi Neptün ile kavuşuyorsa, hırsın vicdana, dünyevi bilincin ise imana dönüşeceği yere geldik demektir… İdrak edene ne mutlu 🙂

Merkür’ün Ay Düğümleri, Güneş‘in de Satürn ile kare yapması bizi birkaç gün sarsar demiştim hani size … sarsıldık silkelendik ve bunu pek sevmedik belki ama … Gelip varacağımız sahil ”yelkenleri suya indirip vicdana teslim olmaksa” şayet, aklımızın ömrümüze yol vermeye yetmediğini, ve koşulların tüm çabalarımıza rağmen bizim gücümüzü aştığını görmek, yani çaresizliğimizi aczimizi idrak etmek, hepimiz için pek gerekli değilmiydi?

Rabbim neylerse güzel eyler. O’nun herşeyi sıralıdır. Görene … takdir edene !

Ama – ömrünü nefsine kurban etmiş olanlar – yani çoook büyük çoğunluğumuz – ağlar ha ağlar; ”Vay neden benim güllerim soldu … ben de o gülü sulayıp dururdum … şimdi suyum ziyan oldu … gülden de mahrum kaldım … bu ne zalim hayat … gayrı beni kim kurtaracak …” vesaire, vesaire, vesaire …

Bir ömrü, ”hiçbirşeyin BİZE AİT olmadığını, bizim hiçbirşeye SAHİP olmadığımızı, ama BİZİM BİR SAHİBİMİZ OLDUĞUNU farketmek” için yaşatılıyorsak eğer, çok saçma değil mi hayat bunu önümüze serdiği zaman ona küsmek 🙂

Asıl bizi ve gönlümüzün gülünü besleyen toprağın TESLİMİYET ve TEVEKKÜL olduğunu görmedikçe kendimizi fakir hissetmemiz ve gerçek ZENGİNLİĞİ göremememiz ne hazin bir şaka…

”Senin ne kadar şapşahane bir planın olursa olsun, hayatın hep senin için daha iyi bir planı vardır!” ya da ”Hayal kırıklıkların için fazla üzülme… Belki Evren’in Mimarı’nın senin için kurduğu hayal, hayal edebileceğinden daha güzeldir!” gibi sözleri sticker edip feysbuk duvarımıza yapıştırmaya bayılırız da … İçlerindeki manayı bir türlü gönlümüze sindiremeyiz!

Neden mi 3 Şubat; çünki Ay Akrep’teki Satürn – hani şu benliğimize kare çeken Satürn – ile kavuşacak ve ”Tamburam Rebap Oldu Ciğerim Kebap Oldu” türünden bir deneyim geçireceğiz. Bugüne dek bellediğimiz aklımız hiç mi hiç yetmeyecek ömrümüzün vardığı sahile … Salya sümük gözyaşı bir halde görmek istemediğimiz birşeyin ayırdına varmakla taçlanacak ömürümüz! Bu nasıl şizofren cümle demeyin 🙂 Gözyaşları, kalbimizdeki tıkanıklıkları açan, gönül pınarımızın yolunu tıkayan taşları yerinden oynatan, bizim gürül gürül bir su olup denize varmamızı sağlayan hediyelerdir… Acıdan korkmayın bu kadar Dostlar! Cherie Carter-Scott’un dediği gibi; ”Acı evrenin dikkatimizi çekme yöntemidir”

Eğer acıya şahit olmasaydık, acılarımızın kökenine inemeseydik,tıpkı bize yaşatılanlar gibi bizim de  başkalarına nasıl acılar verdiğimizi göremeseydik,  VİCDAN sahibi olamazdık. Ve VİCDAN’dan yoksun kalsaydı gönlümüz, hayat karşısında kırılgan olduğumuzu gücümüzün onu yenmeye yetmeyeceğini, ve en büyük savaşı hayatla ya da diğer yolcularla değil kendimizle ”başkaldıran ve öğrenmeyi reddeden” nefsimizle yaptığımızı asla bilemeyecek yani İMAN’a ermeyecektik…

Reha Muhtar boşuna sormazdı herkese: ”Acı var mı? Kan var mı?” diye … Zira kayda değer hadiseler daima çizer ve ağlatır 🙂

Birşey sizi çiziyor ve ağlatıyorsa, ona TİKKAT edin! Onun içinde sizin kalbinize dokunmaya çalışan şefkatli bir el, hayatın size iletmeye çalıştığı bir mesaj, ve ”sadece ve sadece” vicdanınızla yürütmeniz gereken bir muhakeme vardır…

Başkasını, ya da hayatı, hatta hadi açık konuşalım Evren’in Mimarı’nı suçlayıp küsmek, kendimize acımak, yolumuza sırt dönmek, bize birşeycik kazandırmaz. Yaratan, yarattığını sever… Tüm alemler ve içinde barındırdığı her bişey, şefkatten yaratılmıştır… Ve en büyük AŞK, tenin tenle değil, RUH’un tenle buluşmasıdır… Ten elbisemiz çok kalınlaşıp, çok duyarsızlaştıysa, biraz et kemik sıyrılması, biraz dünyevi sarsıntı yaşanması normaldir;)  Ve maksat acıtmak değil, RUH’un dokunuşunu hissettirmektir… YENİDEN!

Bütün kalpler kırıktır ve pek azı hala açıktır … Kalbinizi açık tutmaya gayret edin bu aralar. Yaşadıklarınızdan saklanmayın. Onlara sevgiyle bakın, içlerinde Rabbin Şefkatinin arayarak…

Eğer onurlu ve dürüst seçimlerinizin sonuçları size zarar vermiş gibi görünüyorsa, dertlenmeyin! Bilin ki bunun bir ödülü olacaktır… Ve kayıplarınız varsa, bilin ki onlar ömrünüze ağırlıktır … Ondan gitmişlerdir hayatınızdan. YOL’unuz açılmıştır. Başınızın üstündeki çatı uçtuysa, korunmanızda bir hayır olmadığı içindir! Kendinizi keşfetmek, büyütmek zamanı gelip de geçmeye yüz tuttuğu içindir… Yaw üzülmeyin işte ha 🙂 Salıverin gitsin 🙂 Daha iyisine, daha UYGUN olana, hayal edemeyeceğiniz kadar güzel bir hayalin hayatınız olmasına izin verin…

Ve asla UNUTMAYIN ki; Seviliyorsunuz!

Leonard Cohen‘den gayrısını yakıştıramam ben bu yazıya … THE GUESTS

”Birer birer geliyor misafirler

Birer birer giriyorlar kapıdan içeri

Pek çoğunun kalbi kırık

Ve pek azı onu hala açık tutuyor

Kimse bilmez nereye varır bu gecenin sonu

Kimse bilmez neden akacak onca şarap…

Ah AŞK, Ah SEVGİLİ,

Nasıl da ihtiyacım var… nasıl da ihtiyacım var şimdi sana…”

Üstad biraz uzun uzun konuşarak girmiş şarkıya 🙂 Dilini anlıyorsanız dinleyin… anlamıyorsanız SABREDİN … sonra bırakın kemanın ve gözlerinde acıları bal etmiş olmanın derinliği olan adamın sesi yüreğinize dokunsun ve sizi iyi etsin …

[youtube=http://www.youtube.com/watch?v=zxj5fvHpCpc]

2 Adet Yorum

  1. Nih

    E yine çok güzel olmuş 🙂

    1. Bakan gönülün güzelliğidir 🙂

juno için bir cevap yazınCevabı iptal et

Arşiv

Kategoriler

Juno - Kendi Halinde Bir Yıldız Gözlemcisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et