JÜPİTER ASLAN’da … Şimdi Mağrur Olan, Sonradan Mağdur Olur!

magnanimity
Resim:

JÜPİTER ASLAN’da … Şimdi Mağrur Olan, Sonradan Mağdur Olur!

16 Temmuz 2014 günü, İstanbul itibariyle 15:00 sularında Göklerin Cömert Efendisi Jüpiter, Aslan Burcu’na girdi. Ağustos 2015’in ortasına kadar da bu burçtaki seyrine devam edecek.

Aslan’daki yolculuğu boyunca, zaman zaman Chiron, Neptün ve Pluto ile 150’lik açılar yapacak. 25 Eylülde Uranüs ile ihtişamlı bir üçgen kuracak. 8 Aralık 2014’de 22 derecedeyken geri gitmeye başlayıp, 8 Nisan 2015’de 12 derecedeyken düze çıkacak.

Burçlara göre yorumları YARIN yayınlayacağım.

Bu seyrin taşıdığı genel mesaja gelince;

Jüpiter ”Yüce Gönüllü, Cömert, Vizyoner, Umut-Var” bir gezegendir. Şansın ve Bolluğun simgesi olarak bilinir. Ancak ”Abartı, Taşkınlık, Kontrolsüz Gelişme Eğilimi, Hesapsız Risk” gibi gölgeleri de mevcuttur.

Aslan ise, iyi bakılmış, çok sevilmiş – hatta şımartılmış, güce ve ihtişama ”doğum hakkıyla” sahip olmuş, istediklerini kolayca elde etmeye alışmış bir yeni-ergendir. Olgunlaşmaya da pek niyeti yoktur 😉

Benlik duygusu güçlü, sevilme, tanınma, kabul görme, onay alma ihtiyacı fazladır!

En iyi versiyonu, altın-kalpli bir asılzade kıvamındadır :))) Çoğu kez iyi niyetli, şövalye ruhlu, cömert ve cana-yakındır. Ona ihtiyaç olunca gönüllü fedailik yapabilir ama uzun boylu sıkıntıda kalmayı istemez. Geride kalmayı, sabırlı olmayı, sıra vermeyi kabul edemez… Haksız kazanç meraklısı değildir ama en iyisini ”zaten” hak ettiğinden emindir; dolayısıyla ortada kendi arzu ettiği bir şey varsa başkasının durumunu gözetmeyi ihmal edebilir. Yeteneklidir, güzeldir, sevimlidir, dikkat çeker. Dolayısıyla da rekabete beş puan önde girer. Çabadan çok şansa inanır… İster ve alır… Gösterişi ve gösterişli herbişeyi sever… Keyfi için para harcamaya ve her türlü kaynağı gönül hoşluğu için savurmaya, her burçtan bi-tık daha yatkındır. Ricası yerine gelmezse emreder, o da olmadı olay çıkartır… Kendisini memnun edeni memnun eder, etmeyeni ise lütfundan mahrum bırakır…

Vahim etkiler alan versiyonlarında ise, diktatörce davranışlara, küstah ve hoyrat tavırlara, herkese tepeden bakan hallere, mantık ve tahammül sınırlarını zorlayan bir şımarıklığa, anlamsız ve sınırsız bir kendine güvene, gözü-doymazlık ve abartılı bir haz düşkünlüğüne, en uç vakalarda ise, gerçeklerden kaçarak sadece kendi önceliklerinden ibaret bir dünyada yaşıyor gibi davranma çabasına, ya da ağır bir aşağılık duygusunu megalomani ile gizleme eğilimine rastlamak mümkündür!

JÜPİTER’in ASLAN’la buluşmasını tanımlamak için seçilecek en iyi sözcük YÜCELİK’tir..

Göklerin Cömert Efendisi, tacı veliahtına takmakta ve geleceğe umutla bakılmasını sağlayacak bir nesile yol açmaktadır…

Şefkat, koruyuculuk, sahiplenme, büyüterek büyüme, vererek çoğalma, kendinden önce sorumlu olduğu şeylerin iyiliğini gözetme, bu enerjinin doğasındaki en zarif unsurlardır!

Yücelmek, ilerlemek, şan ve şeref kazanmak, onurlu bir hayat sürmek, ismini ve neslini yüceltecek işlere imza atmak, önünde durulamayacak bir güç elde etmek arzusu, insan evladının genetik kodlarında vardır.

Bu nedenle ÖZ’ün açığa çıktığı bir hizmeti başlatmak, yüce amaçlarla cesurca bir atağa kalkmak, bu enerji ile pek uyumludur.

Ancak YÜCE’liği, bir ayrıcalık ve kişiye ya da belli bir gruba ait bir hak olarak görmek, gücün getirdiği fırsatları bencil hedefler için kullanmak, ezici, yıkıcı, merkezin dışında kalanlara zulmedici davranmak, YIKIMI davet eden bir yanılgıdır.

Ve HAKKI BATILA KARIŞTIRMAK, Aslan’daki Jüpiter’in GÖLGESİ’dir!

Tarihte Jüpiter’in Aslan’da olduğu dönemlere baktığımızda, zafer kazanma, cüretkar atılımlar yapma, alışılmadık girişimleri başlatma, varlık ve kimlik bilincini yükseltme eğiliminin güçlendiği görülmektedir.

Amerikan Devrim’inin başladığı (1775), Kurtuluş Savaşı’nın temelinin atıldığı (1919), Afrika ülkelerinin birçoğunda bağımsızlık savaşlarının başladığı (1931), Amerika’da federalist yapının meşrulaştığı, Demokrat Parti’nin seçim kazandığı (1955), 2. Dünya Savaşın’da İtalya’nın havlu attığı ve müttefiklerin miğfer devletler karşısında açık zaferler kazandığı (1943), Martin Luther King’in adının duyulduğu ve Anti-Irkçı hareketin başladığı (1955) , 67 ruhunun yükseldiği (1967), Iran’da Şah rejiminin yıkıldığı (1979), Ukrayna’nın bağımsızlığını ilan ettiği ve Doğu ve Batı Almanya’nın ekonomik birlik olduğu (1990) zamanlar, Jüpiter’in Aslan’da olduğu devrelere denk gelir…

Ancak ”ŞAHLANMA” enerjisi ile başlayan bu girişimlerin hepsi, hakkaniyet, ılımlılık, ÖZ’deki amaçtan kopmamak gibi özelliklerini, yani başlangıçta onları şaha kaldıran RUH’u kaybetmedikleri sürece verimlerini korumuşlardır. Aksi takdirde tıkanıklık yaşamaları kaçınılma zolmuştur. Yücelikten uzaklaşıp başlangıçta karşı çıktıkları ”etik zaafiyetler, baskıcı ve haksız uygulamalar, şiddet” gibi unsurları temsil ettikleri de görülmüştür.

JÜPİTER ASLAN’da iken, hepimiz kişisel tarihimizde şanlı bir sayfa açmaya daha istekli, harekete geçmeye daha hazır, sesimizi duyurmakta daha cesur olacağız!

Eğer bu devrede elde edeceğimiz zaferleri acılaştırmak ya da yükselelim derken yıkıma düşmek istemiyorsak;

  • Bize sunulan bolluğu ve fırsatları şımarıkça kullanmak ya da har vurup harman savurmak,
  • Sürdürülebilir ve geliştirilebilir zeminler oluşturmak yerine, günün ŞANINA kapılmak,
  • Umutlu, girişimci, cüretkar davranırken, abartmak, amaçsız ve gösterişe dönük girişimlere meyletmek, durum analizini ve uzun vadeli olasılıkları göz ardı ederek girilen riskler almak,
  • ”Ben Yaptım Oldu” düsturunu benimsemek; kendimizi doğru ve haklı çıkartmak adına, kendimize ve etrafa zarar veren tavırlarımızı inkar etmek, sırf geri adım atmamak için gözü-kara davranmak,
  • Savunduklarımızı yüceltmek için çaba gösterirken; karşı olduklarımıza da adil ve şefkatli davranmayı elden bırakmak,
  • Eksiği, hatayı, suçu başkasına atıp, zaferi, gururu, ve elbette ortadaki Aslan-Payı’nı hep kendimize ve yandaşlarımıza ayırmak,

gibi zaaflardan UZAK durmalıyız!

Aşağıda bazı bölümlerini aktardığım ”Şeyh Edebali’nin Osman Bey’e” NASİHAT’i bu devrede hepimizin kulağına küpe olmalıdır;

”Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana… Güceniklik bize; gönül alma sana… Suçlamak bize; katlanmak sana… Acizlik yanılgı bize; hoş görmek sana… Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana… Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana…

Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana…

Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı.. Allah yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin.

Rab sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin.

Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir.

En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir.

Bey memleketinden öte değildir.

Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir!

Yalnızlık korkanadır.

Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez.

Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın.

NEREDEN GELDİĞİNİ UNUTMA Kİ, NEREYE VARACAĞINI DA UNUTMAYASIN!”

Vangelis’ten Chariots of Fire’ı uygun gördüm bu yazıya… Sadece dinleyebilir, ya da benim yaptığım gibi; Zor kabul edildiği bir toplulukta varlığını ortaya koymak için uğraşan, kendini ispat etme hırsıyla dolu Musevi gencinin… Keyif aldığı bir şeyi yapmanın coşkusu için koşan ama yerini yüce gönüllülükle ”koşarken izlemeyi sevdiği” arkadaşına bırakabilen şımarık ama sevimli İngiliz soylusunun… ve ”Yaratılışında var olan koşma yeteneğini, Yaratan’ı hoşnut etmek için sergileyen, bu nedenle de AŞKLA koşan” kasaba rahibinin yüzlerini seyredip, ağlayabilirsiniz…

Gerçek İHTİŞAM RUH’tadır… ÖZ’ümüzdeki ihtişamı fark ettiğimiz bir süreç olsun!

0 Yorum

  1. Ali Aydın

    Seyh edebali ye ait oldugu söylenen bu nasihat 1900 lü yillarin başında yazilmis bir hikayedir… Habertürk de tarihin arka odasinda bu açıklama yapılmıştır.

    1. Açıklama için çok teşekkür ederim…
      Bilmiyordum. Yoksa hikaye olarak kaynak verip öyle paylaşırdım.
      Ama hikaye olması, içeriğindeki bilgeliği azaltmıyor.

      1. Can Dündar’ın sitesinde http://candundar.com.tr/_v3/index.php#!#Did=26469
        ”Bu vasiyet (nasihat), ilk defa Osmanlı tarihçisi Mustafa Cenabi’nin “Cenabi Tarihi” kitabında yer alıyor. Daha önceki hiçbir yazılı metinde olmadığı söyleniyor. Mustafa Cenabi 1540-1590 yılları arasında yaşamış, Şeyh Edebali ise 1206-1326 yılları arasında. Arada 3 asırlık bir fark var. Bu üç asır boyunca, “Nasihat” hiçbir yazılı dokümana gerçekten girmediyse, metnin Cenabi tarafından kaleme alınıp, Şeyh Edebali imzasıyla kitaba konulmuş olma ihtimali kuvvetli…” diye bir açıklama var.
        Yani 1900 de değil anladığım kadarıyla… Ve yine netlik yok. İlk yazılı kaynak bu olduğu için şaibe var gibi duruyor.
        Yine de özü amaca uygun.
        Araştırmama vesile olduğunuz için gönülden teşekkürler Ali Bey.

      2. Ali Aydın

        Bu işi severek yaptığınızın farkındayım, takip de ediyorum ve evet bilgece bir hikaye. Sadece, gerçek insanlar uzerine kurgulandigi icin bilginin doğrulaması gerekiyor düşüncesindeyim. Başarılarınızın devamını dilerim.

  2. Nalan Günşen

    Sizi yeni keşfettim (Yonca Tokbaş’ın bir yazısında) ve bayıldım. Harikasınız!
    Astrolojiyi seviyor ve ilgiyle takip ediyorum.
    İzninizle bir soru sormak istiyorum. Mein Astro sitesinde doğum tarihi/saati ve konumu girerek
    doğum haritamızı çıkarttım. Bu haritaya güvenebilirmiyim

    1. Merhaba 🙂
      Doğum saatini ve yerini doğru girdiyseniz http://www.astro.com gayet doğru sonuç çıkartır.
      Yalnız 1978 – 1983 yılları arasında yurtdışında uygulanan yaz saatleri ile TR arasında fark vardır.
      Bu kapsama giriyorsanız;
      Bu tarihlerde TR’de normal yaz saati vardır ama yurtdışında tüm yıl uygulaması vardır.
      Nisan – Ekim arası +3 , kalan günlerde + 2 alınmış olmasına dikkat edin.

  3. zeynep

    benimde yeni keşfim sizsiniz her sabah yazılarınızla aydınlanıyorum yorumlarınız herkes gibi bana da yüreklere değiyor astroljiden fazla anlamasamda sizi bulduğuma seviniyorum çok teşekkürler
    emeğinize ellerinize sağlık sevgiler

  4. Berna

    Canım Junocum heyecanla burç yorumlarını bekliyor olacağım…
    Sevgiyle…
    Berna

  5. Nalan Günşen

    Merhaba 🙂
    Bilgi için teşekkür ederim.

  6. nesli

    özellikle nasihatler için Allah razı olsun … Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir! KESİNLİKLE!!!

Berna için bir cevap yazınCevabı iptal et

Arşiv

Kategoriler

Juno - Kendi Halinde Bir Yıldız Gözlemcisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et