Site icon Juno – Kendi Halinde Bir Yıldız Gözlemcisi

Güneş, Selena ve Ay Düğümleri Arasında Mistik Dörtgen … İyilikten İlle de Maraz mı Doğar?

16 Haziran itibariyle Selena, İkizler’deki Güneş ile tam karşıt açıda olacak. Ama bu karşıtlık Kuzey ve Güney Ay Düğümleri ile Mistik Dörtgen’e tamamlanacak…

Yengeç’teki ”fedakar” Jüpiter ve Boğa’daki ”statü-sever” Venüs ise, Ay Düğümleri ile kare açı içinde!

Güneş ilerledikçe mistik dörtgenin enerjisi dağılacak ama 20’sinden itibaren Güneş’in yerini Retro Merkür alacak. Ve Jüpiter’in Ay Düğümleri ile çatışması da, o zamana kadar devam edecek.

Yani yaklaşık önümüzdeki 10 gün boyunca; İYİNİYETİMİZ zannettiğimiz şeyle ilişkimizi bir daha gözden geçireceğiz;)

Nasıl mı?

Selena ”Ay’ın Aydınlık Yüzü” olarak bilinir. Umutlu ve heyecanlı YAY Burcu’nda olduğunda ise, içimizdeki iyiliği keşfetmek için insani davalarla yönelir… İnsanlığımızı başka insanlar ile ortak amaçlar çerçevesinde birleşerek, ya da basitçe ”iyilik” yaparak hissederiz.

Güneş İkizler’deki yolculuğunda, ben-merkezciliğin, akılcılığın hatta ”uyanık”lığın, maneviyattan ziyade somut verilere ve dünyevi değerlere odaklı bir tavrın ön plana çıkacağının habercisidir.

”Uslanmaz İyimser” Selena’nın, İkizler’deki Güneş ile karşıt olması ise, içimizdeki ”İyilik Perisi” ile ”Yavuz Hırsız”ı birbirleri ile yüzleştirmemiz ve uzlaştırmamız gerekeceğine işaret eder…

Bu yüzleşme sürecinde;

– Kimilerimiz, olanca bencilliğimiz karşısında insani desteğe duyduğumuz ihtiyaçla yüzyüze kalabilir, ”asla yapamam” dediklerimizin bizim için yapıldığını görüp, ”borçlanabiliriz.” APTALLIK olarak görüp, düşmek istemediğimiz bir durumun, yüreklilik olduğu gerçeği ile yüzleşebilir ve kendimize ”neden bu kadar korunduğumuzu” sorabiliriz…

– Kimilerimiz, iddia ettiklerimizin, atıp tuttuklarımızın icraata dökülme zamanı geldiğinde, AMA’lar bulmaya, volümü kısmaya, ufaktan kaçmaya başlayabilir, sessizce zamanını bekleyen bir samimiyetin, yerli yersiz konuşmaktan ve etrafımızdakileri yargılamaktan daha ”ağır delikanlı” bir hal olduğunu idrak edebiliriz…

– Kimilerimiz, BEKLENTİLİ FEDAKARLIKLAR’ımızın ve hatta ”beklediği karşılığı alamadıkça daha da bir maksadını aşan ve bendinden taşan” vericiliğimizin arkasında, GİZLİ bir ALICILIK ve doymadıkça ”kendini ezme pahasına” ısrarcı olan bir KİBİR yaşattığımızı fark ederiz…iz

– Kimilerimiz, uğrayacağımız bir hayal kırıklığının, kalbimizi nasıl bozdurduğunu görebilir, ve böyle bir sui misal – kötü örnek – ile yapılan her türlü hizmetin neden KUL AŞKINA değil de PİR AŞKINA olması gerektiğini idrak edebiliriz…

– Kimilerimiz ise sürekli olarak bir takım ”insani davalar” aracılığıyla ortaya döktüğümüz kızgınlığımızın ve hesap sorma iştahımızın, aslında kişisel tarihlerimizdeki bir kara noktayla, içimizdeki bir kırık ile yaşanamamış bir yüzleşmeden kaynaklandığını itiraf etmek zorunda kalabiliriz… Ve bu farkındalık bizi, KARŞI OLDUKLARIMIZA ÖLÜMÜNE SALDIRMAK yerine ONLARA BİLE ADİL ve ŞEFKATLİ OLMAYA yöneltebilir.

Her halükarda;

GERÇEK BİZİ ÖZGÜRLEŞTİRECEK ve hem kendimizle, hem de yolda karşımıza çıkan insanlar ve meselelerle DOST kılacaktır.

Hiç kimse yüzdeyüz iyi değildir… Ama bunu kendine itiraf etmeyi utanç verici sayıp, kendi gerçeğinden kaçar. İYİLİK diye yaptıklarımızın ya da APTALLIK diyerek yapmadıklarımızın ardındaki marazları fark edersek, iyiniyetimizi ”kendimiz ve başkaları adına MARAZ’a çevirmeyecek” bir kapsamda ve boyutta tutmayı da becerebiliriz…

ROD STEWARD – Reason to Believe … ”Daha önce de yedim ben bu numaralarını… Hala da iyi bir sebep verirsen yemeye hazırım” diyor :)))))

Halbuki İYİ SEBEPLERİ asla başkaları vermez bize… İyi sebepleri sadece damarlarımızdan akan kanda bulur ve onlara HER ŞEYE RAĞMEN inanırız!

http://www.youtube.com/watch?v=zyPkJlNP_OU

Exit mobile version