Kova Burcunda ilerleyen Güneş, Yeniay’dan beri Mars ile kare konumda ve bir iki gün daha bu görünüm sürecek. Aynı zamanda Lilith ile üçgen ve Uranüs ile 60 derece açıda…
Artık Balık Burcunda olan AY ise Chiron ile kavuşumda, Mars ile üçgen, Satürn ile kare görünümde.
MEALİ;
Kendini ”Zarar Görmüş” ya da ”Tehdit Altında” hissetmek, insanın en güdüsel davrandığı durumlardan biridir.
Bize beklemediğimiz şekilde yaklaşan bir insan, endişe verici bir gelişme, bir hastalık, bir kayıp korkusu, haklarımıza ya da düzenimize yapılan bir müdahale, bizim için bir ZARAR GÖREBİLME İHTİMALİ’dir.
Böyle olaylar bizim KORKU mekanizmamızı tetikler. Hayatta kalma bilincimiz, böyle durumlarda bize ”KENDİNİ KORU!” sinyali verir. Ve biz kendini korumakla ilgili en alışkın olduğumuz şeyi düşünmeden yapıveririz.
Bu insanın çok dikkatli olması gereken bir andır. Zira korku ve tepki sistematiğimiz içinde genelde KENDİMİZİ KAYBEDERİZ!
Çünkü KORKU İNSANI KORKUTARAK YÖNETİR!
Korkutan mesajlar, kızdıran olaylar, üstümüze gelen insanlar, haksızlık ya da zarar ihtimali içeren gelişmeler karşısında ”Korku-Tepki” sistematiğine geçtiğimizde, biz biz olmaktan çıkarız ve illaki HATA yaparız 🙂
BU ARALAR BİZİ KORKULARIMIZI, KIZGINLIĞIMIZI, HIRSIMIZI, TETİKLEYEREK HAREKETE GEÇİREBİLECEK OLAYLAR KARŞISINDA KURU SIKI TEPKİLER VERMEDEN DÜŞÜNEREK HAREKET EDELİM!
Düşünelim bakalım ne yaparız bir korku-tepki döngüsüne girince;
- ”SALDIR JOE!” moduna geçeriz :)))
- Dinleyemeyecek, anlayamayacak, düşünemeyecek kadar panikler ve sadece duygularımızı dışa vuran, bu arada da abartıya kaçan hareketler yaparız…
- Kim nereye çekse oraya gideriz!
- Saklanarak, yok sayarak, bizi kaygılandıran olayın üstümüzden geçip gitmesini umarız…
- Kilitlenip kalırız.
Zira korkunun hükümranlığına girdiği zaman insan düşünemez. Korkmak bizi akıl, mantık, vicdan, sabır, dirayet ve adalet ile davranma becerimizden uzak düşürür…
Cesaret korku tarafından tetiklenebilen bir niteliğimizdir. Ama cesareti dahi akıl, mantık, vicdan, sabır, dirayet, adalet ile destekleyemezsek, korku bizi yönetmiş olur 🙂
Eğer bu aralar, kişisel alanımızda ya da sosyal çevremizde bizi endişelendiren, ürküten, çok üzen, kızdıran bir olay meydana gelirse korkunun iktidarına girmeden davranmak için şunları yapmaya gayret edelim;
- Olayları serinkanlılıkla incelemek,
- Duygularımızı bir yana bırakıp gelişmelerin arka planına bakmak, olasılıkları incelemek, sakin ve sabırlı bir kavrayış ve duruş belirlemek,
- Gerekirse bazı hasarları, ya da sıkıntılı süreçleri göze alan ama kesin sonuç getirecek bir çözüm geliştirmek.
- Kendimizi korumak adına maksadı aşan sertlikte hareketlere kalkmamak, yeni hasarlara yol açacak adımlar atmamaya çalışmak.
Unutmayalım:
Hayat belirsizlikler, tehditler, bize zor veya hayret verici gelen gelişmeler ile dolu bir yoldur. Bu yolda yürürken, BİZE OLUMLU YA DA OLUMSUZ GELEN bir çok olayla ve duygusal iniş çıkışla sınanırız.
Bu sınavlar bizi KENDİMİZİ AŞMAYA yöneltir. Yaşadıklarımız sayesinde, içimizde var olduğunu bilmediğimiz ya da sezmekle birlikte ortaya çıkartamamaktan endişe ettiğimiz bir çok nitelik tetiklenir ve can bulur.
Korku-tepki mekanizmamızı kontrol altında tutmayı öğrenmek ve olgunlaştırmak çok önemli bir derstir. Zira Frank Herbert Usta’nın muhteşem DUNE serisinde pek güzel ifade ettiği gibi: KORKU AKLIN KATİLİDİR!
Maalesef hep unutulur…
Oysa insanın kendini aşması gerektiğini fark ettiği zamanlarda yalnız kendi CÜZİ AKLI ile davranmak zorunda olmamak, KÜLLİ AKIL’a, yani Yaratan Bilincine başvurmak gibi bir avantajı vardır 🙂
İnsan korku-tepki mekanizması ile davrandığı zaman sadece içgüdüleriyle hayatta kalmaya çalışan bir canlıdır. Ancak MERKEZ’den gelen tertemiz gücü kuşanabildiği kadar insandır!
UNDER PRESSURE – Freddy Mercury ve David Bowie birlikte yorumlamışlar… İki özel yorumcuyu da böylece anmış olalım.
”Sevgi bize karanlığın köşesine gelmiş insanlara şefkat duyma cesaretini verir. Sevgi bize kendimize bakma şeklimizi değiştirme cesaretini verir. Bu bizim son şansımız!”