Site icon Juno – Kendi Halinde Bir Yıldız Gözlemcisi

Balıkta Chiron, Güneş, Güney AY Düğümü Kavuşumu… GEÇMİŞLE BARIŞMA ZAMANI :)

Bugün şifalı görünümler var göklerde…

Yani geçmişle barışmak için HARİKA bir zaman 🙂
Biraz daha anlat be JUNO derseniz;
Önce şunu söylemek isterim 🙂 Evren sesini yıldızlara baksan da bakmasan da sana duyuruyor…
Dün facebook sayfamda geçmişi düşünmek, kendine kızmak ve barışmak hakkında bir paragrafcık bir şey yazmıştım… Şu ana kadar 1,500 kişi beğenmiş 🙂 Kalpler o yönde işlemese, o kadar dokunmazdı kimseye… Demek ki, Zamanın Ruhu hepimizi kucaklayıp aynı yöne çekivermiş.
Bu sabah Solarfire’ı açıp, ne hikayeler varmış bakalım göklerde anlatılmaya değer diye baktığımda da, aynı göstergelerle karşılaşmak beni neredeyse şaşırtmadı 🙂
Hikaye şu;
HERKES YARALIDIR!
Işık mağrur kalplerimize girecek bir pencere açmak için, hepimizi acı veren yollardan geçirir…
Birşeyler bekler bulamaz, bir şeyler ister ulaşamaz, ya da ulaşır ama bedellerini taşıyamaz, gözümüzü hep öteye diker ama ötemiz burası olunca yine mutlu olmaz, ne istediğimizi bilmez zira hem elimizdekinden hem de hayallerimizden vazgeçemez… Yani epey bi savrulup yıpranırız :)))
O yollardan geçerken, eğer ”kırıklarımızdan sızan ışıktan gözümüzü kaçırmaz” ve kendimize dürüst olabilirsek, bize acı verenin hayat ve insanlar değil, hayata ve insanlara yaklaşma şeklimiz olduğunu anlarız.
Bu OLGUNLAŞMA’dır… Ve artık olgunlaşmak zorunda olduğumuzu kabul etmek de başlıbaşına bir acıdır :)))
Işık bize birkaç basit öğretiyi vermeye çalışır;

Beklenti hayatın bizim istediğimiz yönde akmasını istemektir. Beklentilerimiz karşılansın diye delice fedakarlıklarda bulunmaktan, etrafımızdaki herkesi kendi istediğimiz yönde çekeleyip hırpalamaya kadar bir çok yöntem deneriz. Hayat istediğimiz gibi gitmeyince de kendimizi kırık bir bebek gibi değersiz, küskün, terk edilmiş hissederiz.

Umut ise hayatın bir şeyleri elimizin ayağımızın altından çekmesinde bir hayır olduğuna ve bizi bekleyen hikayenin bizim tasarladığımızdan daha güzel olacağına inanmaktır.

Beklenti bizi sürükler ve çökertirken, Umut yaşamak için ayağa kalkmamız adına bize hep bir neden verir 🙂

Biz kimsenin hayatının merkezi değiliz ve olmayı beklememeliyiz! Zira her insanın hayatının merkezinde kendisi ve öncelikleri vardır! İnsanlar bizi hayatlarının merkezine koymuş gibi davrandıklarında dahi, bunun arkasında onlara dair giderilmesi gereken bir özlem, bir eksik, ya da umdukları bir fayda vardır. Dürüst olursak eğer, biz de bir insanı çok önemsediğimiz zaman bunun ardında KENDİMİZE DAİR bir beklentinin yattığını görürüz. Aslında biz kimseyi ”O KENDİSİ” olduğu için değil, onda bizim çok istediğimiz bir şey olduğu için isteriz 🙂

Ama her paket, kendi artıları ve eksileriyle hayatımıza girer… Yani bazen bir yanıyla bizi çok tatmin eden insanlar, başka yanlarıyla çok da yıpratabilirler. Bizim insanlar üzerindeki etkimiz de AYNEN BÖYLEDİR.

Bu nedenle insanlardan her şeyi beklememeli ve onlara her şeyi vermemeliyiz 🙂

Timsahları elimizi ısırmayacakları mesafeden sevmek en iyisidir. Ve biz ne kadar ”tatlı bir kuş” olsak da, her balkona yuva yapmamız hoş karşılanmayabilir…

Kimse bize değerimizce davranmaz… Becerebildiğince davranır! Hem dürüst olursak biz de başkalarına onların hak ettikleri gibi değil, bizim işimize geldiği gibi davrandığımızı kabul ederiz.

– Bazen bize hiç bir zararı olmasa da, bir yanımızı eksik hissettiren insanlara soğuk davranırız mesela…

– Ya da bazen bize çok değerli görünen birinin kalbini kazanmak için gereğinden fazla hoplar zıplarız. Ama orada dahi beklentimiz değerli olandan ilgi görüp değerli hissetme arzumuzdur. FAZLA vererek, çok alttan alarak yaptığımız şey aslında karşımızdakini bize borçlu çıkartmak, bir tür manipule etmektir!

– Bazen etrafımızda çok değerli insanlar olur ama biz bizim ihtiyaçlarımıza, yaralarımıza hitap edeni ya da kolayımıza geleni tercih eder, diğerlerini ihmal ederiz.

Eh işte insanlar da bize öyle davranırlar :))) Yani alabildiklerimiz onların verebildikleridir. Bizim hak ettiklerimiz değil!

DEĞER ve ANLAM hayatımıza dışarıdan gelen şeyler değildir. Dış kaynaklardan elde etmeye çalıştığımız her değerin, bize bir bedeli vardır. Ve dıştan gelenlerin sürdürülebilir ya da tatminkar olmasının hiç bir garantisi yoktur. İşler biter, insanlar gider, keyifler tükenir…

ANLAM ve DEĞER hissi, Yaratan tarafından her zerremize ekilen ve yaşamımızla geliştirip büyüttüğümüz bir niteliktir.

Beklenti yerine UMUT ile yola devam etmeyi öğrenirsek, hayatımız daima değerli ve anlamlı olacaktır.

Geçmiş, çoğu kez yukarıdaki dersleri öğrenemediğimiz için yaşanan acı deneyimlerle doludur… Ve insan bazen hem geçmişi, hem de bütün bunları yaşamış olduğu kendini suçlar.
Oysa İnsanı kendisi yapan geçmişi değil, geçmişle barışma şeklidir 🙂 İşte şimdi suçlamak değil ANLAMAK ve BARIŞMAK zamanıdır!
Olanları bırakalım orada kalsınlar… Onlar biz değiliz. Biz öğrendiğimiz dersler, oradan buraya aldığımız yol,  ve önümüzde uzanan olasılıkları kucaklama şeklimiz gibiyiz.
Hayatımızda olan bitenle kavga etmeyelim artık. Yaratan’ın sunduğu olasılıkları umutla kucaklayalım… Kalbimizi açık tutarsak, ışık içeri girer ve mesajını usulca bırakarak hayatımızı aydınlatır 🙂
Good Times Bad Times Give Me Some of That – İyi ve Kötü Zamanlar Bana Hepsinden Biraz Ver … Edie Brickel

Exit mobile version