9 Eylül 2014, BALIK BURCU’ndaki DOLUNAY’ın Burçlara Etkisi; Bu Durumda Yaşama Şansım Nedir Doktor?

xray
Resim:

9 Eylül 2014, BALIK BURCU’ndaki DOLUNAY’ın Burçlara Etkisi; Bu Durumda Yaşama Şansım Nedir Doktor?

9 Eylül 2014 günü, İstanbul saatiyle 04:38’de Balık Burcu’nun 16 derecesinde DOLUNAY gerçekleşecek. Anın haritasını değerlendirirken aşağıdaki bileşenleri dikkate alacağım;

– Ay Balık Burcu’nda 8’inci evde, Chiron ile kavuşum halinde,

– Güneş Başak Burcu’nda ve 2’inci evde,

– Harita’da Ay-Chiron Kavuşumu’ndan başlayıp, 4’üncü evdeki Satürn ve 11’inci evdeki Juno ile kanatlanan… Tepe noktası da Güneş’e varan bir uçurtma var,

– Yükselen 21 derece Aslan’da ve Lilith ile tam kuvuşumda,

– Lilith, Şans Noktası, Kuzey Ay Düğümü ve Güney Ay Düğümü arasında bir Mistik Dörtgen görünümü var,

– Balık Burcu’nun klasik yöneticisi Jüpiter, 12’inci evden 5’inci evdeki Pluto ile tam 150 derecelik, 2’inci evdeki Merkür ile de 60 derecelik açı alıyor,

– Balık Burcu’nun modern yöneticisi Neptün ise 7’inci evden, 1’inci evde ve Başak’ta yerleşen Venüs’e karşıt konumda.

GENEL MEALİ ve BURÇLARA ETKİSİ;

Kendimizi Bİ TUHAF hissediyoruz 🙂

Hani sanki geçmişimizden gelip, tavanaralarına, dolap köşelerine, kapı pervazlarına sıkışmış ne kadar hayalet varsa, hepsi saklandıkları yerden çıkmışlar ve bizimle – hayatımızın orta yerinde olmaya hakları varmış gibi – konuşup duruyorlar!

Kaybetme korkularımız, hak ettiğimizi düşündüğümüz karşılıkları alamama, ihtiyaçlarımızı karşılayamama ya da YİNE eli boş kalma kaygılarımız, batan geminin malı hesabı kaldırıma saçılmış vaziyette…

İncindiğimiz, saflığımızın, iyiniyetimizin, muhtaçlığımızın, bir şekilde kötüye kullanıldığını düşündüğümüz durumları anımsıyor, ya da bize o hallerimizi hatırlatacak şekilde davranan insanlarla karşılaşıyoruz…

Kuyruğumuzu dik, tavrımızı mağrur tutmaya çalışsak da, içten içe süngümüz düşük 😉

Zira bir dönem ”alenen zalak” durumuna düşmüş olduğumuz için ne buna vesile olanları ne de kendimizi affedemiyor, ve yine benzer  bir duruma düşmekten feci korkuyoruz…

Sürekli kendimize ya da etrafımıza bir takım faturalar çıkartmaya, her olanda bir eksik bulmaya, kendimizi ve hayatımızı bitürlü beğenememeye fazlasıyla eğilimli… Eleştirilere karşı fazlasıyla hassas… Dıştan gelecek her türlü müdahaleye kapalı ama ima ya da şaka yollu laflar yüzünden dahi kendimizden kuşkuya düşmeye pek yatkınız.

Kısacası modumuz ”Acılı İçli Köfte”! Ve karşımıza biri çıksa da, bize ”bu sefil hayatımızdan” bir cacık olup olmayacağını söylese, sanki iyi olacak…

YAW yazarken bilem içim daraldı :)))

Elbette HER DOLUNAY GİBİ, bu dolunay da; enerji yükselmeleri ve duygu patlamaları ile tetiklenen farkındalıklar getirecek hayatımıza…

DOLUNAY’ın kırılgan, ezik, büzük, hüngür-sümük hallerimize vurgu yaparak, bize kazandıracağı farkındalık;  İYİLEŞTİRMEK ZORUNDA OLDUĞUMUZ YARALAR!

Hepimizin sinesi – çaktırmasak da – yaradan geçilmez 😉

Ve biz HEP AYNI YERDEN HASAR GÖRMEK konusunda pek hassas hissederiz… Hayat ucundan acık bir yerimize dokunsa, hemen aklımıza eskiden yaşadıklarımız gelir ve YİNE aynı senaryoyu yaşamaktan korkarız.

Oysa olayların yinelenmesi değildir bizi ASIL inciten! Belirli bir durum karşısında bizi o tanıdık tuzağa düşüren, HEP AYNI TEPKİYİ vermek, alıştığımız beklentilerle davranıp, olayların gelişimine ezberlediğimiz refleksler ile cevap vermektir.

Bakışımızı, kavrayışımızı, tercihimizi, önceliklerimizi, duruşumuzu değiştirmediğimiz sürece, sonuç hep aynı kalacaktır!

BURÇ ve YÜKSELEN BURÇ’a göre hangi alanlarda ”geçmişin hayaletleri” ile rövanşa gireceğimize gelince;

KOÇ ve YÜKSELEN KOÇ: Bu dolunayda derdiniz ”angaryaya boğulmak” olabilir. Gözden çıkartamadığınız beklentiler ya da alışkanlıklar sizi hiç hoşunuza gitmeyen feragatlerde bulunmaya mı sevk ediyor? Kaybetme korkunuz nedeniyle, aşırı  efor mu sarfediyorsunuz? O zaman önceliklerinizi yeniden yapılandırma zamanı gelmiş demektir; Eğer gerçekten saçma sapan işlerle uğraştığınızı ve yaptıklarınızın ürküttüğünüz kurbağaya değmediğini düşünüyorsanız, akıllıca bir geri çekilme planına ihtiyacınız var. Yani olmuyorsa, olmuyordur… İlle de dibi görüp öyle geri döneceksiniz diye bir kayıt yoktur. Yok zorunuza giden sadece çok çalışmaksa, o zaman ”sadece aptallar bu kadar az ödül için bu kadar çok iş yapar” fikrini bir yana bırakıp, kırk yılda bir sade vatandaşlar gibi sabredin 😉 Bazen az’ın bereketi daha büyüktür ve görünmeyen faydaları daha fazladır.

BOĞA ve YÜKSELEN BOĞA: Bu dolunayda derdiniz ”değer verdikleriniz için girdiğiniz riskler” olabilir. Sevdiğiniz, arzu ettiğiniz, baş tacı ettiğiniz birileri ya da önemsediğiniz bir amaç için, sizi incitebileceğini düşündüğünüz bir risk mi alıyorsunuz? Fazla fedakarlık edip yine beklediğinizi bulamamaktan mı korkuyorsunuz? O zaman önce ”BUNU NEDEN YAPIYORUM?” diye sorun kendinize. Amacınız birilerini mutlu ettiğiniz için mutlu edilmekse, ya da hep duvarına çarpıp hep burnunuzu kanattığınız bir ganimeti, bu kez alabildiğinizi kendinize ispat etmekse, VAZGEÇİN! Hız da hırs da size felaket getirecektir 😉 Yok amacınız artık vazgeçilmez olan bir değişim kararını alıp, yeni bir hayat planına, yeni bir yolculuğa şans vermekse, o zaman biraz cesur olun! Eğer değişim karşısında HEP yaptığınız gibi direnç göstermez ve su ile akmayı becerirseniz, bu yol sizi illaki bir yere çıkartacaktır.

İKİZLER ve YÜKSELEN İKİZLER: Bu dolunayda derdiniz ”kendinizden hoşnut olmamak” olabilir. Korumak istediğiniz bir konum, sizi kendinizden fedakarlıkta bulunmaya mı zorluyor? Geçmişte sahip olup şimdi kaybettiğinizi düşündüğünüz bir statünün, yitirdiğiniz bir ayrıcalık ya da gücün anıları sizi depresif mi yapıyor? Statüden, kazançtan, güçten ve hayatınızın kontrolünü elinizde tutmaktan ne anladığınızı bir daha düşünün! Bazen bizim için değerli olanları koruyabilmek için, önemli görünen konumlardan feragat etmek gerekir. Aksi takdirde yaşamamız mümkün olan acı ve pişmanlıkların bedelini hiç bir konum ödeyemez. Bazen de otorite sahibi olmak yerine, bulunduğumuz konumda saygın ve adaplı bir duruş sahibi olmak yolumuz için daha hayırlıdır. UNUTMAYIN; Saygınlık konumda değil duruştadır! Siz kendinize ve yaptıklarınıza saygı duyduğunuz sürece, GERİ ADIM diye birşey yoktur… Kendine saygısını korumak adına davranan bir insanın, tüm adımları ileridir.

YENGEÇ ve YÜKSELEN YENGEÇ: Bu dolunayda derdiniz ”planlarınızı hayata geçirememek” olabilir. Bunun iki sebebi olabilir; Ya plan yaparken sizi mutlu eden ya da gerçekten seveceğiniz ve önemseyeceğiniz şeyleri dikkate almıyor, sonra da bunalıyor ve heves kaybı yaşıyorsunuz… Ya da YAPAMAMA KORKUSU veya ÇABASIZLIK nedeniyle tüm planlarınızı özenle rafa kaldırıyorsunuz! Kendinizden hoşnut olmak için, arada bir kendinizi sıkıya sokmanız gerekir. Ama kendinizden hoşnut olmanızı sağlamayacak şeyler için sıkıya girmeniz kadar saçma bir şey olamaz 🙂 Yani lütfen isteklerinize ve hayallerinize SAHİP çıkın. Güvenli görünene yönelip mutsuz olduğunuz için yarı yolda kalan planlar yapmak yerine, sizi mutlu edecek şeyler için canla başla çalışmayı göze alın.

ASLAN ve YÜKSELEN ASLAN: Bu dolunayda derdiniz ”umduğunuzu bulamamak” olabilir. Bunun iki sebebi olabilir; Ya fazla beklentilisiniz… Ya da fazla kaygılı! Eğer boş işlere yatırım yaptıysanız, kaz değil güvercin bile gelmeyecek yere kümes bağışladıysanız, HATA yaptığınızı bir an önce kabul etmek, zarardan dönmektir. Ve bu da iyidir 😉 Yok az bişey ayağınız sürçtü diye, değersizlik kompleksleriniz depreştiyse ve olmayan herşey size geçmişte kendinizi ”zalak ya da kaybeden” konumunda hissettiğiniz halleri hatırlatıyorsa, lütfen bu moddan acilen çıkın! Herşey sizinle ve sizin değerinizle ilgili değildir. Hayatın bir akışı vardır… Kendinize değer ölçütleri biçmek ve beklediğinizi bulamayınca yıkılmak yerine, durum ne olursa olsun duruşunuzu kaybetmemeye odaklanın. Unutmayın; SİZ DEĞERLİSİNİZ! Ve yaptıklarınızın  daima bir karşılığı vardır. Ama bu karşılık sizin beklentinize değil, hayatın önceliklerine göre sahilinize vuracaktır.

BAŞAK ve YÜKSELEN BAŞAK: Bu dolunayda derdiniz ”yalnız bırakılmak” olabilir. Siz hayatta kime değer verdiyseniz, kiminle yanyana, kucak kucağa, omuz omuza olmaya çalıştıysanız, kimden sizi bağrına basmasını, ömrüne ortak etmesini istediyseniz hayal kırıklığına mı uğradınız? O zaman kendinize şu soruları sorun; Muhtaç olunmakla, değer verilmeyi karıştırmış olabilir misiniz? Önemli olmayı çok önemsediğiniz için, o kadar da  önem vermemeniz gereken insanlar ve işlerle vakit kaybetmiş olabilir misiniz? Karşılık bekleyen fedakarlığınızın adını, koşulsuz sevgi koymuş olabilir misiniz? Kendinizi korumak adına ya da kendi hedeflerinizi öne aldığınız için size ”kendince” yaklaşmaya çalışan insanların çabalarını gözardı etmiş yani aslında birilerini harcamış olabilirmisiniz? Kısacası siz dünyanın en fedakar ruhu değil de gizli bir bencil ve üstü örtülü bir çıkarcı olabilir misiniz? Yol arkadaşlığı çok kıymetli bir kavramdır… Yalnız olmamak için yolda bulduğunuzu – ehliyetine bakmadan – yoldaş edinmeye kalkmamak, ya da yoldaşınızın adımlarını ille de kendinizinkine uydurmak için, onu itip kakmamak, bu dolunayın size hatırlatmaya çalıştığı KIYMETLİ dersler olabilir 😉

TERAZİ ve YÜKSELEN TERAZİ: Bu dolunayda derdiniz ”kendinizi silik, ezik, etkisiz ya da kurban gibi hissetmek” olabilir. Emeklerinizin karşılığını bulamamak, konfor alanınızı garantiye alamamak, boşa kürek çekiyor olmak gibi kaygılar duymanız ya da sizin kontrolünüz dışında faktörler yüzünden bir müddet kızakta beklemeniz mümkündür. Hayat her istediğimizi tam istediğimiz anda vermeyebilir. Bu nedenle bazen, geri kalmayı kabullenmek, bu arada da çaba göstermeye devam etmek ve uygun koşulların oluşmasını beklemek gerekir. Bu boşa kürek çekmek değil, bazen boşluk hissine rağmen kürek çekmek yani ipin ucunu bırakmamaktır! Ama eğer aldığınız sonuçlara değmeyen bir yöne kürek çektiğinizi hissediyorsanız, o zaman yapmanız gereken; OLURUNA BIRAKIP SONRA DA OLANI SUÇLAMAK değil, ne olmasını istiyorsanız ona göre davranmaktır!

AKREP ve YÜKSELEN AKREP: Bu dolunayda derdiniz ”incinmek” olabilir. Yaaa evet arada bir Akrepler de incinmekten çekinir :))) Sevdiğiniz kadar sevilmemek, çok açılıp zarar görmek, risk almamak için arzu ettiğiniz bir şeyden mahrum kalmak ya da attığınız riskli bir adım yüzünden sahip olduğunuz başka bir değerden mahrum kalmak gibi kaygılar yaşayabilirsiniz. Yapmanız gereken; bu kadar kontrolcü ve hırslı olmamak! Hiç bir şeyden vazgeçememek de KENDİNDEN VAZGEÇMEK’tir. Bir fırsatı değerlendirmek size kendinizi kötü mü hissettirecek? O zaman fırsata boş verin! Bütün fırsatlara sırt döndüğünüz için kendinizden hoşnut olmadığınız bir hayat mı sürüyorsunuz? O zaman kendinize bir fırsat verin! Aksi takdirde arafta kalmanın dayanılmaz ağırlığı yüzünden kafayı kıracaksınız 😉

YAY ve YÜKSELEN YAY: Bu dolunayda derdiniz ”sorumluluktan çekinmek” olabilir. Üzerinize kalmak üzere olan bir ihaleyi alıp yürüyecek kadar güçlü hissetmiyor ve güvensizliğinizi ya da huzursuzluğunuzu itiraf edemediğiniz için kıvranıyor olabilirsiniz. Kendinize ”NEYE HAZIR OLDUĞUNUZU” sorun! Ve lütfen dürüstçe cevap verin. Her zaman, her şeye hazır olmak zorunda değilsiniz… Sırf size sunulduğu için içinize sinmeyen, aklınıza yatmayan bir rolü üstünüze almak zorunda da değilsiniz. Yok sorumluluktan kaçmanızın nedeni, yeterli olamama korkusu değil de, üstünüze düşeni yapmama eğilimi ise, o zaman kendinize şunu sorun; BEN NE ZAMAN SAHİP OLMAK İSTEDİKLERİME AİT OLMAYI DA KABUL EDECEĞİM? Hem özgürlüğünüze, hem de sosyal alandaki etkinliğinize bu kadar düşkün olmanın getirdiği ikilemlere daha ne kadar katlanabileceksiniz? Ya da etrafınızdakilerin sizin ikilemlerinize daha ne kadar katlanabileceğini zannediyorsunuz?

OĞLAK ve YÜKSELEN OĞLAK: Bu dolunayda derdiniz ”sonuç alamamak” olabilir. Gayretleriniz boşa mı çıkıyor? Dışarıdan bakınca güçsüz ve etkisiz mi görünüyorsunuz? İnsanlar sizi kaale almıyorlar mı? Niyetleriniz ve girişimleriniz karşılığını bulmuyor mu? O zaman SABREDİN! ”Nasıl yani ben sabırsız mıyım?” diyeceksiniz :))) Zira Oğlak dayanıklılığı ile bilinir… Ama bazen asıl güç, duruma hakim olmak değildir. Bazen asıl güç isteyen, güçsüzlüğünüzü ve çaresizliğinizi kabul edip durumun getirdiklerini sineye çekmektir. Siz durumları değiştiremiyor olabilirsiniz… Önemli olan böyle zamanlarda durumların ÖZÜNÜZÜ değiştirmesine izin vermemektir. Duruma hakim olamıyorsanız, eğilin, esneyin, durun… Ama sizi siz yapanın ne olduğunu unutmayın! Dışarıdan bakınca başarısız, etkisiz ve zayıf olan, bazen yukarıdan bakınca bilge, olgun, derin ve KENDİNE HAKİM olabilir.

KOVA ve YÜKSELEN KOVA: Bu dolunayda derdiniz ”kendinizi küçük düşmüş hissetmek” olabilir. Abboovvv :)))) Kova ha! Küçümsendiğini düşünmek ha :)))) Ama bu da her yiğidin geçmesi gereken bir ateş çemberidir… İstediklerimizi her zaman tam istediğimiz kıvamda alamayabiliriz… Kendimizi birilerine önemsetmek ve dediğimizi yaptırtmak her zaman mümkün olmayabilir… Burada yüzleşmemiz gereken kırılganlık; kendi önemimizi başkalarının bize verdiği değer ya da bizim için yaptıkları şeyler ile ölçüyor olmamızdır. Eğer asla beklediğiniz karşılığı alamıyorsanız o zaman beklediğiniz tepkinin ya da seçtiğiniz hedefin mantıklı olup olmadığını bir daha düşünün… Eğer sırf tepki almak, kıymet görmek adına olmayacak işler yapıyorsanız, o zaman bu halinizle kendinizi sevip sevmediğinizi bir daha düşünün. Yaw acaba siz kendinizi çok özgün, özgür ve özel zannederken, çok sıradan bir ”onaya bağımlılık” krizi yaşıyor olabilir misiniz?

BALIK ve YÜKSELEN BALIK: Bu dolunayda derdiniz ”yetersizlik hissi” olabilir. Gerçekten yetersiz misiniz? Yoksa sizi beğenmeyeceğini düşündüğünüz insanlara, size uygun olmadığını düşündüğünüz şeylere daha fazla mı kıymet veriyorsunuz? Ya da şöyle ifade edeyim; yetersizlik hissinizi, size boyunuzdan büyük görünen hedeflere kitlenip onları elde ederek aşmaya mı çalışıyorsunuz? Ya da olmayacak şeye ve kıymet bilmeyecek insana gözünüzü dikip, sonuç alamayınca da ”Zaten olmazdı ki!” diyip, garibem öksüzem moduna mı bağlıyorsunuz? Yaw peki bunlarla vakit kaybedeceğinize, neden OLACAK DUAYA AMİN demiyorsunuz? Kendini aşmak dediğimiz şey, saçma bir hayalin peşine takılıp ömrünü yiyerek olmaz ki… Kendini aşmak bilinçli bir çaba ile, uzun ve anlamlı bir gayret göstermek ve bazen alınacak ganimetin büyüklüğü adına değil, sadece SOYLU BİR ÇABAYI SÜRDÜRMEK ADINA yola devam etmektir. Ama unutmayın ki, böyle bir gayretin kıymetini denizdeki başka balıklar değil, bilse bilse Halik bilir 😉

0 Yorum

  1. H.Beyza

    yine muhteşem bir yazı.. yalnız cesur mu olmalıyım yoksa vaz mı geçmeliyim? bilemedim… en iyisi ben vazgeçebilme cesaretini göstereyim…

  2. Şebnem

    Duygularımın tercümanı oldu bu yazı bende bu otuz senelik mevzular nereden aklıma geldi diyordum neyse nedeni belli oldu teşekkürler Juno 🙂

  3. ondule

    Teşekkürler Juno, yoksunuz diye endişelenir olmuştuk.

  4. büşra

    Farkindalikla dolu, adami söyle bir durtup kendine getiren bir yazi, bu hafta ici alip her gün okumaliyim bence, bir baligim ve bu dolunayda asc üstünden yukselirken benim duygular yaklasik bir bucuk haftadir yavaş yavaş zirveye variyor, sanirim dolunayda nirvanaya ulasirlar, eh insallah bu dolunay beni bogmazsa sanirim bir merhale atlayabilcem 😉

  5. Gülüm

    Çok iyiydi 🙂

  6. scorpio

    ama bu kadarıda ayıp yafu ;kesin yan daireye taşındın ve duvara bardak dayayıp tüm konuşmalarımı dinliyosun ! neyse akşama sana kahveye gelcem,yaşasııınnn :)))

  7. sanem

    Keşke bu söylediklerini okuyup ferahlıyoruz bize gereken işaretleri gösteriyorsun vesile oluyorsun sevgili Juno.keşke keşke uygulayabilecek cesaret de olsa.ya da birisi bizim yerimize yapıverse ne kolay olurdu 🙂 ah bu tembellikten,üşengeçlikten, kararsızlıktan çekmedim çektiğim kadar.her şeyin hayırlısı olsun hepimiz için.dolunay hayırlısı olsun.tam da memleketimin kurtuluş gününde çok anlamlı bi yazı sağolasın sevgili juno.öngörüne sağlık:)

  8. Fulya Tanrikulu

    sahip olmak istediklerinize ne zaman ait olacaksiniz…. cigerime oturdu… bu nasil bir ifade, damitilmis, net ve keskin… ben bu cumleyle kalicam bir sure… seviyorum seni Juno

  9. DERYA

    mükemmelllll 🙂

  10. sedef

    ..harikaaaaaaaaa 🙂

  11. HALE HATİCE BAYRAK

    bir dolunay yazısı bu kadar ”cuk” olabilirdi :)) HARİKASINIZ …..

  12. aa

    Geçenlerde okudugumda ne alaka demistim, ama cuk oturdu bugun : / Erken uyari sistemi gibi bir yaziymis meger…

  13. Ajamidhra

    AH Juno 1saat once okusaydim su an hersey farkli olabilirdi : (

  14. mukitika

    Wuhuuu bu ne güzel bir yazı böyle..
    O güzel güzel tatlı tatlı uyaran tarzını seveyim:)) sevgilerimle değerli Junimm..
    Bu arada bu dolunay full moon kadar olmasa da herzamankinden daha mı büyük, yoksa bana mı öyle geliyor junim

    1. JUNO

      Bu yılın en büyük dolunayı 🙂
      Sevgiler Mukocum

      1. mukitika

        Sevgili junim o zaman süper..
        Zira o gece balkona çıkmam ile heryerde ilahi nurun gökkuşağı beyaz renginin nuru ile dolduğunu görmek Bir oldu..Bu idrakler şükürler olsun güzel bir ay banyosu yaptım..Teşekkürler bilgilendirme için..
        Kırmızı rujlu öpüjükleeeer..

  15. Rüya

    Ruhumuz Yaradan’dan üflendiyse , bir yerlere ait olduğumu nasıl hissedebilirim ki ? Allahın tecellisi heryerde iken bir yerde nasıl sabit durabilirim ki ? Aynaya bakan Güzel, aynanın karşısından çekilse bütün tecelli yok olacağından bir şeye sahip olduğumu nasıl düşünebilirim ki ? =))

    aidiyet yok ama artık sahip olmayı arzulamak da yok 🙂 doğru bir hareket midir bu bilemiyorum ama yay’lar için yazdığın aitlik-sahiplik cümlesi birçoğumuzun maymun iştahlı yapısını yansıtıyor, bu doğru 🙂

    1. JUNO

      Rüya Hanım 🙂
      Yeter ki siz Yaradan’a ait olduğunuzu bilin ve bu bilinçle davranın.
      Zaten sahip olma hırsını bıraktıysanız, ait olma zorunluluğunuz da kalmaz.
      Ama ahde vefa, sadakat, şefkat, söze bağlılık baki kalır!
      Kolaylıklar dilerim

  16. scorpio

    Rüya hanim ve junocum ,su bahsettiginiz aidiyet ve sahiplik mevzusunu çözmek 1-2 yılımı aldı,burnum sürte sürte ögrendim,kolay olmadı,ne zamanki kontrol ve hükmetmekten vazgecıyor insan valla rahata eriyor ama merak ettigim şey şudur;herşey olacaginami variyor gercekten ?biz kendi haline bıraksak. yada kendimizi paralasakta…

    1. JUNO

      Herşey olacağına varıyor 🙂
      Ama çabalarımızın BİZE kattığı şeyler eşsiz…

    2. mukitika

      Nacizane birşeyler söylemek isterim..muhakkak herkes yaratılış amacı doğrultusunda kendisine ne kolaylaştırıldı ise onu yapar..yani bir başka deyişle kendi “kulluğunu ifa eder..gahı kendi haline bırakır gahı kendini paralar..
      sevgilerimle..

  17. Rüya

    sevgili scorpio , arzuladıklarımıza ulaşmak için çokça gayret gösteririz, her şeyin “dilediğimiz gibi” olması için kontrol manyağı olup çıkarız (hayatı kontrol edebileceğimiz gibi yanlış bir zanna kapılırız) ama olaylar istediğimiz gibi yürümez . Aslında bu iyi bir şeydir ,çünkü Yaradan bizi bizden daha iyi tanıdığı için bizim hayrımıza olacak şekilde bir olaylar silsilesi – İlahi bir senaryo- hazırlamıştır. Yapmamız gereken şey , kanaat göstermektir (sergilediğimiz gayret sonucunda başımıza gelenden memnun olmaktır ) bunu bir yerde okumuştum.

    Benim de hayatı kontrol edebileceğim yanılgısından sıyrılmak epey zamanımı aldı . Bazen arada hala nefsim fısıldar bu yanlış kanıyı. Ama şükür ki dualar yardımımıza koşuyor. “Allahım,beni nefsime terketme, beni bana bırakma” (Hz.Peygamber’in ettiği şahane bir dua)

    Sevgili Juno, ezelde Yaradana verdiğimiz söz bakidir daima , inşallah verdiğimiz sözü yerine getirenlerden olabiliriz. Cevabın için teşekkürler, siteni forum sitesine dönüştürmüş gibi olduğum için kusura bakma diyorum 🙂 sevgiler…

  18. scorpio

    Rüya hanım, junocum ve sevgili mukitika ;değerli yanıtlarınıza minnettarım..herkesin hayat yolunda benzer engellerle sınanması bi tesadüf diil elbette..düşe düşe öğreniyoruz işte…sevgiler 🙂

  19. fatıma

    bir dönem ”alenen zalak” durumuna düşmüş olduğumuz için ne buna vesile olanları ne de kendimizi affedemiyor, ve yine benzer bir duruma düşmekten feci korkuyoruz… bu cümle beni ne güzel anlatmışş

JUNO için bir cevap yazınCevabı iptal et

Arşiv

Kategoriler

Juno - Kendi Halinde Bir Yıldız Gözlemcisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et