30 Nisan 2018, AKREP Burcu'nda DOLUNAY; Kıymet Bilmek Zamanı!

Kawase Hasui 8
Resim:

30 Nisan 2018, AKREP Burcu'nda DOLUNAY; Kıymet Bilmek Zamanı!

30 Nisan 2018 günü, İstanbul’a göre 03:58’de DOLUNAY adını verdiğimiz, Güneş – AY karşıtlığı tam halini alacak.
DOLUNAY haritasını değerlendirirken, aşağıdaki göstergeleri dikkate alıyorum;

  • AY Akrep Burcu’nun 9 derecesinde, Akrep’in doğal yeri kabul edilen 8’inci evde.
  • Güneş, Boğa Burcu’nun 9 derecesinde, Boğa’nın doğal yeri kabul edilen 2’ini evde.
  • AY Düğümleri, AY ve Güneş ile Büyük Kare görünümündeler.
  • Haritanın Yükselen Noktası, 15 derece Balık. Yükselen Noktası aynı zamanda Balık’ın yöneticisi Neptün ile de kavuşum halinde.
  • Akrep’in modern yönetisici olan Pluto ve klasik yöneticisi olan Mars, Oğlak Burcu’nda kavuşum halindeler. Bu kavuşum, Lilith destekli olarak haritanın 10’uncu evine yerleşmiş. Balık’ın modern yöneticisi Neptün ve klasik yöneticisi Jüpiter de, bu kavuşuma ılımlı açılar yapıyorlar.
  • Güneş’in yerleştiği Boğa’nın yöneticisi Venüs, İkizler Burcu’nda, haritanın 3’üncü evinde, Ay Düğümleri ve Koç’taki Merkür ile ılımlı açılar içinde.
  • Chiron Koç’a girmiş durumda ve Juno ile kavuşuyor.
  • Uranüs de, Boğa’ya girdi girecek…

MEALİ;
Sosyal Düzlemde;
İnsanlık, Kazanç – Bedel değerlendirmesinin çok hassas yapılması gereken bir süreçten geçmektedir.
Dünyada ve ülkemizde, uygulanan bazı politikaları meşru kılmak adına kullanılan ”sosyal motivasyon savları” yoğun şekilde kazanç-kayıp vurgulu olacaktır:

  • ”Mazlumun, yetimin, muhtaç durumda olanların, hakkını yedirmemek, bu güne dek verilmiş olan emekleri, dökülmüş olan kanları heba etmemek, ”yıkım ve zulümün bedelini ödetmek”  söylemlerinin çokça kullanıldığını duyabiliriz.
  • Bazı şeyleri gözden çıkartmazsak, ”aziz olan” her şeyi kaybetmek ile karşı karşıya olduğumuz fikrine kapılabiliriz. Önceliklerimizi ve değerlerimizi korumak için, bazı fedakarlıkların göze alınması  gerektiğini düşünebiliriz.
  • Güçlü ve güvende olmak için, tutarlı ve güvenilir olmak, merkezi bir iradeye TESLİMİYET göstermek gerektiğinin altı çizilebilir.
  • Bazı ayrıcalıklar ve çıkarların korunması, bazı ekonomik desteklerin sürmesi için, bazı ağır taleplere boyun eğilmesi gerekebilir.

Bireysel düzlemde ise;
Bize, MALIMSADIĞIMIZ şeyleri, iyi kullanmayı hatırlatan bir DOLUNAY yaşayacağız.
Değerli gördüğümüz şeylere, ulaşmak, sahip olmak, elde etmek, elde tutmak, kaybetmemek, vazgeçmemek için uğraşarak geçer ömrümüz…
AZ ile yetinmekten, geride kalmaktan, eksik olmaktan, mahrum edilmekten, fark edilmemekten, önemsenmemekten alabildiğine korkarız da, pek azımız kıymetini bilir elinde olanların ve daha da azımız yerli yerince kullanır sahip olduklarını!
Bu DOLUNAY’da elimizde, hayatımızda, içimizde veya yolumuzda olanları SAHİPLENMEK üzerine düşünecek ve bu konudaki eksiklerimizi ya da abartılarımızı törpülemeye çalışacağız.
Kendimize şunları sormamız yerinde olacaktır;

  • Beni değerli kılan nedir?
  • Hayatıma anlam kazandıran şeyler neler?
  • Hayatımın anlamını sahip olduklarımda mı yoksa ürettiklerim, değer kattıklarım veya gerçekleşmesini sağladıklarımda mı buluyorum?
  • Yaşantımda Alma – Verme dengesini kurabiliyor muyum?
    • İstediklerim – Yaptıklarım,
    • Umduklarım – Sunduklarım,
    • Tükettiklerim – Ürettiklerim, 
    • Heveslerim – İmkanlarım,
    • Niyetlerim – Cesaretim,
    • Yeteneklerim – Gayretim arasında DENGE var mı?
  • Kaybetmekten NE ANLIYORUM? Kaybetme korkum hayatımda ne kadar etkili?
  • Kaybetmek korkusunun içinde kendimi kaybediyor muyum?
  • Bir şeyi elde etmek veya kaybetmemek için feda ettiklerim; örneğin harcadığım zaman, verdiğim emek, tükettiğim maddi veya manevi kaynak, kaybettiğim huzur, vazgeçtiğim diğer olasılıklar, bozduğum dengeler ile, sonuçta kazandığım şeyin değeri arasında DENKLİK var mı? Bazı bedelleri BUNA DEĞER diye mi ödüyorum? Yoksa sadece ULAŞAMAYAN ya da KAYBEDEN OLMAK bana kendimi DEĞERSİZ hissettirdiği için mi?
  • Değer duygumu elde edebildiklerime bağımlı kılmak, beni sonuç itibariyle daha zayıf, kırılgan ve değersiz bir duruma düşürmüyor mu?
  • Sahip olduklarımı ya da erişebildiklerimi, nasıl kullanıyor ve nasıl kontrol ediyorum?
  • Kontrolü kaybetmek, kontrolsüzce davranmak, kontrolü abartmak, gibi tanımlar hayatımda nerelere oturuyor? Eğer kontrollü olmak için hiç çaba göstermiyorsam, neden bu kadar KORKUYORUM? Eğer kontrol sağlamak konusunda çok ileri gidiyorsam, neden bu kadar KORKUYORUM?
  • Saygın olmak, yararlı olmak, yeterli olmak, üstün olmak, üste çıkmak, tercih edilmek için NE yapıyorum ve NEREYE KADAR ileri gidebiliyorum? Eğer hiç çaba göstermiyorsam, neden bu kadar KORKUYORUM? Eğer çok ileri gidiyorsam, neden bu kadar KORKUYORUM?
  • Etkilemek, cezbetmek, arzulanmak, vazgeçilmez olmak için NE yapıyorum ve NEREYE KADAR ileri gidebiliyorum? Eğer hiç çaba göstermiyorsam, neden bu kadar KORKUYORUM? Eğer çok ileri gidiyorsam, neden bu kadar KORKUYORUM?
  • Önemli ve Değerli olmak, Beğeni Almak için yaptıklarım ile benim gerçek değerlerim arasında kopukluklar, boşluklar, uyuşmazlıklar var mı? Başkalarının bende görmek istedikleri ile, benim kendimde önemsediklerim arasındaki dengeyi nasıl kurabilirim?
  • Kişisel yeteneklerimi, elimde olan kaynakları, önüme çıkan fırsatları, ne kadar ve neye göre önemsiyorum? Ne kadar iyi değerlendirebiliyorum?
  • Neden KAYBETTİKLERİMİ veya ULAŞAMADIKLARIMI AŞIRI ÖNEMSİYOR ve ELDE EDEBİLDİKLERİMİ ÖNEMSİZLEŞTİRİYORUM?
  • Yapılmaya değer bir işin, kullanabileceğim bir fırsatın, bana kendimi iyi hissettiren ve üretken olmamı sağlayan koşulların peşine düşüp mutlu olmak yerine, mutsuzluk, kaygı, küskünlük gibi hislere takılıyor, geçmişin yükünü bırakamadığım için geleceğe bir kapı açmakta zorlanıyor muyum?
  • Geçmişle hesaplaşmak, ya da kaybedilmiş davalara takılı kalmak yerine, önüme bakmak ve yeni başlangıçlara şans vermek daha iyi olmaz mı?

İnsanın SAHİP OLMAK ile bir derdi vardır 🙂
Hayat bize birçok olanak sunar… Ama biz bunların sahibi değil, sadece KİRACISI oluruz. Yeteneklerimiz ve niteliklerimiz, bize fark edip geliştirmek ve verimli kullanmak için kiralanmış araçlardır.  Fakat bedelini hayatımızla ödediğimiz bu kiralık araçları, bir türlü yerli yerince kullanamayız 😉
İnsan bu alemde kendinden menkul bir varlık olmaya, alemi kontrol etmeye, akışı belirlemeye, herşeyi ve herkesi kendi bildiğince yönlendirmeye çalıştıkça, kaygı ve kızgınlık denizlerinde yokolur…
Varlığımızı değerli kılan, bize kiralanmış olan araçlarla, güzelliklere VESİLE olmaktır!
VESİLE olmak ise, önce kendimizin ve çevremizin farkında olmayı, sonra da tutarlı bir çaba içinde olmayı gerektirir. Elimizin altında olan zenginlikler, yetenekler, kaynaklar, ya da bir çaba uzağımızda olan bütün olanaklar, bizim onları fark etmemizi, takdir etmemizi, önem vermemizi ve hakkıyla kullanmamızı beklerler.
İnsanın ÖZDEĞER sorunu varsa, elinde değil ancak çoook uzağında olanlara değer verir ve onlara ulaşamayacak olmanın hayal kırıklığı, kızgınlığı ile geri çekilir. Ya da bitmeyen bir hırs ve memnuniyetsizlik ile sürekli meydan okumaların, hesaplaşmaların peşinde yaşar. Böyle yaşamak insana kendini EKSİK ve FAKİR hissettirir.
Oysa insan zengindir ve her daim bolluktadır. Bizi EKSİK ve FAKİR kılan, elimizde ya da erişim alanımızda  olanların kıymetini bilmemek, verimsiz ve özensiz kullanmaktır.
Hayat çabayı sever… Elinde olanı verimli ve anlamlı kullanan insana, yeni kapılar açar. Hep almak, hep korunmak, hep sevilmek, hep artıda kalmak, hep rahat etmek, hep işine geleni yapmak, hep beklemek, asla fazla zahmet etmemek, asla ”deneyip de yanılma ya da hataya düşme” riskine girmemek isteyen, bir süre sonra her şeyin gerisinde ve eksisinde kalır. Bağımlı ve sıkça hoşnutsuz olur.
Ya da basitçe; AÇMADIĞIN DALDA SÖZÜN GEÇMEZ!
Geçmişin hesaplaşmaları, olmamış, yapılamamış, varılamamış olanların acıları, bizi esir alır… O görülmemiş hesaplar içinde düştüğümüz YOKSUNLUK hissi, bizi daha güzele, daha iyiye, ya da basitçe mümkün olana dair çaba içine girmekten, ya da var olandaki hoşnut edici yanları görmekten alıkoyar.
HAYAL KIRIKLIĞI ve BEKLENTİ insanın ayağına dolanır…
HOŞNUTLUK ve UMUT – yani olandaki hayra inanmak ve olacaklara açık kalmak – insanı İLERİ götürür 🙂
Yoksunluk hissi, hırs, kontrol çabası, umutsuzluk ve yokoluş döngüsünde kaybolmayalım. Bizi bu döngüye düşüren yanılsamalarımızı, bu DOLUNAY’da fark edelim ve onlarla vedalaşalım. Bu TANIDIK ACILARI bırakmaktan ve tanımadığımız bir hoşnutluğa açık olmaktan kaçmayalım. Oyuna, keyif, umut ve gayret ile devam edelim!
KALBEN – Derdimin Çiçeği … Bırakmaya kıyamadığımız acılar hakkında bir güzelleme 😉

7 Adet Yorum

  1. Tuğba Uyar

    Bir akrep kadini olarak hepsini bana yazmis gibi okudum…

    Sent from my iPhone

  2. Az kalsın küsecektim sana gezmelere gitti bizi unuttu diye, yine yaptın yapacağını 🙂 <3

    1. JUNO

      :)))

  3. barfilozofu

    juno, yükseleni oğlak olan bir akrep kadını olarak bana özel yazılmış gibi okudum ben de.tam da ihtiyacım olan şeymiş.teşekkür ederim:)

  4. Hale

    Mükemmel, ufuk açıcı ve özgün bir anlatım?? kaleminize sağlık

  5. yorumlarınız okunmaya değer! ben ki astrolojiye önyargılı bakan bir insandım fakat kazara burayı keşfettim. gerek gezegen hareketlerinin bize yaptığınız meali, kaleminizin kuvveti, orjinal havanızla beni etkilediniz hanımefendi. ben de bir akrep burcuyum. ne güzel yazmışsınız; hayatın bize sunduklarının yalnızca kiracısıyız..
    (yazılarınızı not alıyorum)
    sevgilerle..

    1. JUNO

      Keyifle 🙂

Tuğba Uyar için bir cevap yazınCevabı iptal et

Arşiv

Kategoriler

Juno - Kendi Halinde Bir Yıldız Gözlemcisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et