27 Temmuz 2014 günü, İstanbul itibariyle saat 01:42’de Aslan Burcu’nun 3 derecesinde YENİAY adı verilen Güneş-Ay kavuşumu gerçekleşecek.
Anın haritasını yorumlarken dikkate aldığım bileşenler;
– Güneş-Ay- Jüpiter kavuşumu 3’üncü evde, Aslan’da,
– Yeniay Stelyumu, Akrep’e giren ve haritada 6’ıncı eve yerleşen Mars ile kare,
– Anın yükseleni İkizler ve Yöneticisi Merkür de 3’üncü evde Yengeçte,
– Merkür, Güney ve Kuzey Ay Düğümlerine kare,
– Kuzey Ay Düğümü Spica Sabit Yıldızı ile kavuşumda,
– Merkür – Satürn – Chiron büyük üçgen yapıyor,
– Uranüs – Lilith Üçgeni, Chiron’dan 150’lik açı alıyor,
MEALİ;
Seslerin yüksek, tavırların gösterişli olacağı, ”Bayram Çoşkusunda” bir YENİAY bekliyor bizi… İFRAT hem de sonrası zarar olan bir ifrat eğilimi had safhada!
Konu ister gezip coşmak, ister atıp tutmak olsun, gereğinden fazlasını yapmaya yatkınız. Yiyip içmeyi abartmak, otobanda fazla gaza basmak ya da sosyal bir sarhoşluğun etkisiyle fazla dağıtmak da ihtimal dahilinde. Lakin ifratın, hızın ve hiddetin sonu zarar haber ola…
Her konuda ölçülü olmamızda fayda var. Ne var ki asıl konu insan ilişkileri;
Kimse geri adım atmaktan, ya da kendini de mercek altına koyup eleştirmekten yana değil! Hatta öz-eleştiri şöyle dursun, haksız olduğumuzu bildiğimiz yerde bile, üstüne basıp geçebildiğimiz her engeli yıkıp, kafamızın dikine gitmeye kalkabiliriz.
Elbette etrafımızdakilerin de elleri armut toplamayacak :))) Yani egolarımızın, başka egolar ile sınanma zamanı…
Üstelik bu savaşın kazananı yok! Hırs gelip gözler karardıktan, toz dumana bulandıktan, kalpler kırıldıktan sonra, hırs gidecek ve yüzler kararacak… Ne pahasına olursa olsun ”zafere tamah” edenler, mahcubiyetleri ile yüzyüze kalacak.
”Er Meydanı” görünümündeki sınav alanlarına, arkamızdan da itilerek, sırtımız sıvazlanarak gireceğiz. Yani ”GOY!” diyenimiz bol olacak. Kimse bir şey demese de biz ”İÇ SESİMİZ” diye bir şey uyduracağız :)))
Ama hiç kimse ne kendine ne de zeminine çok fazla güvenmesin… Zira ”bizden” gördüklerimiz, fazla dikkate almadıklarımız, kolay lokma bildiklerimiz, üstünden atlayıvereceğimizi sandıklarımız, an gelip yolumuzu kesecek.
Kendi çöplüğümüz ya da konfor alanımız olarak gördüğümüz yerlerde, elimizi kolumuzu sallayarak gezmenin pek de uygun olmadığını… Neyi devirdiğimize dikkat etmezsek, dengesi ya da dümeni bozulanın biz olacağımızı, yaşayarak göreceğiz.
Eğer sinsice arkamızdan dolaşılıyor ya da haksızca üstümüze geliniyorsa, ”Cüneyit Arkın Modeli” karate uçuşlarına girişmemekte fayda var… Zira bu tarz hareketler ”fikren havalı” gelse de, nihayetinde elde edilecek bir kar yok!
Yani ister omuzlara kaldırılan, ister üstüne basılıp geçilmek istenen konumunda kalalım; dikkat edilmesi gereken şey ”kendini çok akıllı zanneden bir aptal” gibi davranmamak!
Bu YENİAY’da yaşananlar, tarihe geçip akıllarda kalacak! Ama övgü ile değil, ibret ile… Ve şimdi yapılan seçimlerin sonuçları, zamanla failini bulacak.
Kasıp kavuranlar, yelelerini savuranlar değil, ”tehdidin farkına varan ve önlem alanlar” yazacak tarihi… Zira süreç ”kim tutar beni” diyenlerin ileri gitmesine mani olacak.
HEMEN DEĞİL… SONRA!
Peki madem provokasyon ve aksiyon dolu bir ortam bekliyor bizi… O zaman ”istenmedik sonuçlara yol açmadan” bu dönemi geçirmekteki sır ne ola?
Haritada görebildiğim çözümler;
- Kendimizi ve kendimizden bildiklerimizi kollamak adına, başkalarına haksızlık yapmamak!
- Gereksiz ego mücadelelerine girmemek!
- Nimetleri, kaynakları, fırsatları sorumsuzca tüketmemek… Bedenimize haz veren ya da egomuzun yelelerini kabartan durumların keyfini çıkartırken dahi, makul, gerekli ve sağlıklı olanın ötesine geçmemek.
- Kışkırtılsak da geri durmayı, nefsimiz pek kabarsa da ölçülü olmayı becermek 😉
- Her ”GEL” diyene gitmemek :)))) Çağıranın sebebini, olayın sonuçlarını dikkate almak.
- İnsanların afra tafrasına, görüntüsüne fazla paye vermemek… Büyük beklentilere ya da gereksiz komplekslere girmemek.
- Bize yapılmasını istemeyeceğimiz, ya da ”uygun olmadığını bildiğimiz” bir şeyi, sırf ”elimizde güç var” diye veya ”engel olacak biri yok” diye yapmamak.
- Merhametin, vericiliğin, ”hallederiz”ciliğin sınırlarını fazla zorlamamak. Tutamayacağımız sözler, sonradan eziyete dönüşecek ödünler vermemek. Beğenilmek ya da onaylanmak adına, uygunsuz ve ölçüsüz jestlere kalkışmamak. Fırsatçılara fırsat yaratmamak 😉
- Kendimizi yenik, ezik, kaybeden konumunda görüp, nefsimize zulmetmemek ya da evrenin adaletinden yana umutsuzluğa kapılmamak.
- Eğer yapılan haksızlığa ya da densizliğe karşı koymanın, bize yakışan bir yolu yoksa, hırsa kapılıp karşı olduğumuz kişiye dönüşmemek.
- Canımız acısa da yeni acılara yol açacak adımlar atmamak. Düşmanlık edene karşı da adap ve vicdan sınırlarını korumak.
Bizler ”hazda, takdirde ve güçte sınır tanımadan” yaşamak ister ve hayatın sınavlarından ”galibiyet” ya da ”azamet” koltuğuna oturduğumuzda geçtiğimizi zannederiz. Ama hayat bize hep adaptan yana not verir 🙂
Some Lessons – Melody Gardot … Bazı Dersler Zor Yoldan Alınır diyor 😉
HAYIRLI BAYRAMLAR EFENDİM!