20-21 MAYIS Güneş Tutulması – Pardon! Siz Bir Ara Yeniden Doğmak mı İstemiştiniz?

20-21 MAYIS Güneş Tutulması - Pardon! Siz Bir Ara Yeniden Doğmak mı İstemiştiniz?
Resim:

20-21 MAYIS Güneş Tutulması – Pardon! Siz Bir Ara Yeniden Doğmak mı İstemiştiniz?

Rahmet hep bizimledir. Dua ettiğimiz, ”merkezden” dilediğimiz her an, mucize bizimledir. Ama ”rahmet kapıları açıldı” denilen zamanlar da vardır! Geçiş anları… Seçiş anları… Büyük Kavşaklar…

Bazen herşey durur, kuşlar susar, yapraklar kıpırdamaz… Çünki o anda kalbimizin üzerine Rabbin eli konmuştur ve bize hep bildiğimiz birşeyi fısıldamaktadır; ”HATIRLA! Sen Bendensin…”  20 Mayıs’ı 21 Mayıs’a bağlayan gece, Güneş tutulup, Yeni Ay dönemi başladığında ortaya çıkacak enerji de budur.

Uranüs’ün işi yıldırım çarpması benzeri uyarılar vermektir. Tutulma anının İstanbul merkezli haritasına baktığımızda, Uranüs’ün 12. evde (manevi çözülme evi) ve Arap Astrolojisindeki ”RUH” noktası ile kavuşan Anti-Vertex (sebep) ile bütünleştiği görülmektedir. Aynı anda Uranüs-AntiVertex, Vextex, Güney Ay Düğümü ve Kuzey Ay Düğümü arasında mistik bir dörtgen oluşmaktadır. Denir ki, Rab insanı yaratırken Ruh’undan üflemiştir… Ama insan dünya işine dalıp sağır olmuştur Ruh’un fısıltısına… Uranüs bize Güneş’in bile Ay’ın arkasına saklandığı bu anda ”nereden geldiğimizi ve neden var olduğumuzu” hatırlatmaktadır.

Yeniden doğarcasına bir sese uyanmak, bir ışık görmek, bir güçlü silkiniş etkisi almak, daima bir zelzele duygusu oluşturur insanda. Hani hep derler ya, depremler olur toprak kaymaları olur güneş tutulmalarının ardından… Olur belki… Kimbilir? Dünyanın yaralı bedeninin neye ihtiyacı vardır? Nedir yerinden oynaması gereken taşlar? Biz yalnız, gördüğümüzü, dokunduğumuzu, tenimizin duyduğunu biliriz… Korkumuz hep bir zarar görmektir. Ama neyin ne zaman ve neden olacağını ve neye hizmet ettiğini kim bilebilir?

Bir deprem var mı o anın manevi enerjisinde derseniz, var… Oğlak’taki Retro Pluto, tutulma anında tam MC noktası ile kavuşum halindedir. Üstelik, 12. evdeki Chiron ve 6. Evdeki Mars ile ılımlı açılar yapmaktadır. Dünyaya karşı takındığımız yüzde, belirlediğimiz duruşta bir değişiklik yapmaya çağırmaktadır  gökler bizi… Ruh’un sesine kulak vererek, mağrur ve başeğmez yanlarımızı törpülemeye, almak için değil vermek için, yemek için değil doyurmak için, ”bana ne olacak?” deyip durmak yerine, biraz da ”ben ne yapabilirim?” diye sormak için, uyanmaya davet etmektedir…

Her insanın bir yaşam amacı vardır. Herkes aynı işe yaramaz, ama her insan mutlaka bir işe yarar! Biz kendi işimize yarayacağını düşündüğümüz şeylerin peşine düşeriz çoğu kez. Kendimizce nimet bildiklerimizin peşinde paralanarak geçer ömür. Ama her insanın ömüründe yükselikler kadar yıkımlar da vardır. Bazen tahttır bahtımıza düşen, bazen de elimizde onca saltanatta geriye biraz kül, biraz duman kalır… Yükseliş ve düşüşler ile ölçtüğümüz ömrün asıl değeri, bize olanlarda değil, bizim yüzümüzden olanlardadır oysa… Neye vesile olduğumuzdadır!

2. evde yani DEĞER evinde tutuluyor Güneş bu kez. Ay ile birleşmiş… Soluna almış cömert Jüpiter’i, sağında Güney Ay Düğümü, yani kendinde kıymet bildiği, yaptığını  sandığı herşeyin anlamı ortaya çıkıyor insanların… Ne umduk ne bulduk, ne sandık ne gördük… Ne kaldı elimizde geriye anlam verdiklerimizden?

Ayın Kuzey Düğümü, yani Yeni Ay’ın bizi çağırdığı yer ise, 8. evde, Yay’da, beden elbisemiz, ruhumuzun eşi olan Juno ile yanyana durmakta… Değişimi farket ve yüzünü ufka çevir diyor bize! Bırak kendinde olduğunu sandığın şeylere tutunmayı… Bırak olan ortaya çıksın!

Büyük Venüs Geçişi’nden bahsettim bir önceki yazımda. Dünyanın enerjisi değişiyor, az buz değil! Elbette birşeyler eskisi gibi olmayacak yaşamımızda. Su olup akmak, kendimizi rüzgara bırakmak ve en önemlisi Rabbin eline güvenmektir bize düşen. Neylerse güzel eyler ve hikmetinden sual olmaz.

Bizi üzen, endişelendiren, ayak dirememize, kaybetme korkusuyla acı çekmemize neden olan önyargılarımız ve düzene tutkunluğumuzdur. Oysa yıkım olmadan yenilenme mümkün değildir. Akmayan su önce çamur, sonra lağım, sonra bataklık olur ve sizi içinde boğar. Nehirle yüzen ise mutlaka varır bir denizin kıyısına… Güneş de doğar… Kuş da cıvıldar… Bolluk da gelir… Aşk da olur…

En önemlisi, kalbinde kimsenin hediye edemeyeceği ve elinden alamayacağı bir sükun olur 🙂

ADAM HURST’un usta elinden VISITOR (Misafir) eşlik etsin bu yazıya izninizle…
Misafirliğimizin bundan sonrası daha güzel olsun….

http://www.youtube.com/watch?v=QjppH0Ozd7M&feature=relmfu

2 Adet Yorum

  1. Paylaştığınız bu bilgiler gayet seviyeli ve hoş bilgiler . Saç ekme olarak sizi takip eder paylaşımlarınızın devamını bekleriz .

  2. Çok teşekkürler 🙂 Saygılar

servis için bir cevap yazınCevabı iptal et

Arşiv

Kategoriler

Juno - Kendi Halinde Bir Yıldız Gözlemcisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et