12 Temmuz 2014 – DOLUNAY Oğlak Burcu’nda ; IŞIK KARANLIKTA PARLAR

12 Temmuz 2014 günü, İstanbul itibariyle saat 14:25’de Oğlak Burcu’nun 20 derecesinde DOLUNAY gerçekleşecek.

DOLUNAY haritasını analiz ederken dikkate aldığım göstergeler;

– DOLUNAY Yengeç – Oğlak aksında ve 3’üncü ev ve 9’uncu ev arasında gerçekleşiyor.

– Güneş – Ay ve Ay Düğümleri Büyük Kare oluşturuyorlar.

– Anın Yükseleni Akrep; Klasik yöneticisi Mars 12’inci evde, Terazi’de, Kuzey Ay Düğümü ile ve Spica Sabit Yıldızı ile kavuşuyor.

– Anın yöneticisi Satürn; Birinci evde, Akrep’te, Lilith ile kare.

– Satürn, Chiron, Güneş ve Ay Arasında geniş açılı bir uçurtma formu var.

MEALİ;

Yengeç’e İnsanlar Kapısı, Oğlak’a ise Tanrılar kapısı denir… 9’uncu ev iman, 3’üncü ev ise söz’dür. 9-3 arasında ve Yengeç Oğlak aksındaki bir DOLUNAY, adeta Yuhanna İncilinin girişine bir atıf gibidir;

”Başlangıçta Söz vardı ve Söz Tanrı’yla birlikteydi”

Evrendeki her şeyin bir adı ve bir anlamı vardır… Bu isimler ve anlamlar, özlerinde barındırdıkları SÖZ ile kaimdir.

ÖZ’deki SÖZ’ün dışa vurumu, nesnenin fonksiyonu yani yerine getirdiği işlevdir. İnsan haricindeki canlıların işlevlerine SEÇİM karışmaz. Onların işlevi sabittir.

İnsanın ÖZ’ünü aktarması ise, sözler ve davranışlar aracılığıyla gerçekleşir. Dilimizden dökülenler, elimizden çıkanlar, ÖZ’ümüzden gelen bir yansımadır.

Ancak insanın ÖZ’ündeki SÖZ ile bağlantısı İMAN aracılığıyla kaimdir.

Yani imanı yitirenin, kavlinden çıkanın, kalbinin yönünü saptıranın ÖZ ile bağı zayıflar… Ve ondan çıkan söz ve davranışlar, FITRAT’ındaki IŞIĞI değil, GÖLGEYİ yansıtmaya başlar!

YİNE DE HER ŞEY ASLINA DÖNECEKTİR!

Karanlık yaklaştıkça gölgeler büyür… Bu nedenle gölgeyi görmek günden yani ışıktan uzaklaşmakta olduğumuzun işaretidir.

Fıtratımızdaki katı, ödünsüz, umutsuz, hırçın, saldırgan, kaygılı, kıskanç, amaçsız, bencil, sabırsız, saygısız, huzursuz yanların ortaya çıkması da; RUH’un yolunda sapa bir patika seçtiğimizin en güzel işaretidir 🙂

Ve biz ışıkta kalmaya çalışsak da etrafımızdaki KARANLIK BÜYÜYORSA eğer, bununla baş etmenin en iyi yolu karanlığımızı arttırmak değil, IŞIĞIMIZI YÜKSELTMEK’tir!

Zira;

KARANLIK IŞIĞIN İÇİNDE YOK OLUR ama IŞIK KARANLIKTA BÜSBÜTÜN PARLAR…

DOLUNAY, bizim kendimizden sakladığımız gerçekleri ya da başkalarının bizden sakladıklarını açığa vurabilir. Ama önce kafalar karışacaktır :))))

Güven krizleri yaşayabilir, vehimli ve kaygılı bir psikolojiye girebilir, insanları yanlış anlayabilir ya da kendimizi fazla açık etme kaygısıyla anlaşılmaz haller sergileyebiliriz…

Durumların üzerinde kalmak kontrolü elden bırakmamak kaygısıyla içtenlikten uzak tavırlar gösterebilir, ya da böyle davranışlara maruz kalabiliriz.

Bazen gerçeği saklar ya da gerçekten saklanırız… Zira gerçeğin bizi incitmesinden korkarız. Oysa her yalan, her kaçamak, her mış-gibi tavır, her örtü, her inkar, her savunma kalkanı, sadece ağırlığımızı arttırır. Ve sadece gerçek insanı özgürleştirir.

Hayatın senaryosu öyle keyifli labirentlerle örülüdür ki, insan kaçarken yakalanır, yitirirken bulur, kazanırken kaybeder, aklıyla yanılır, saflığıyla anlar, gider gider ve başladığı ya da bıraktığı yere döner…

Hayatın ortaya serdiği bir GERÇEK karşısında utanç, küskünlük, umutsuzluk veya her türlü tepkisellik yerine İMANA SIĞINAN, çabaya sarılan, umuda tutunan, şefkate, adalete ve dirayete yönelen insan hem kendi ile hem de hayat ile daha kolay barışır.

Karanlığı ile yüzleşmeyi başarıp, yüzünü ışığa dönenin yüzü de yüreği de yumuşar ve sözlerine, hareketlerine farklı bir ”letafet” gelir…

Latif yüreklerin yüzü suyu hürmetine ayakta durur dünya… İkisi, üçü bir beldeye, yirmisi otuzu bir şehre, birkaç yüz tanesi bir ülkeye, bir kaç bini dünyaya bedel bir IŞIK yansıtabilir.

SÖZ’ü taşıyanların İMAN’ıdır IŞIK’ı yeryüzüne yansıtan…

İMAN, sahibinin yüreğini de, hayatını da onarır. Üstelik iman sahipleri değdikleri hayatlara da ışığı hatırlatırlar.

Karanlık arttı diye yüzünüzü ve gönlünüzü karartmayın sakın…

”RAB, gerçeğe sırt dönenlere oyalanabilecekleri yalanlar sunar” ki, SÖZ sindiği DNA’da, saklandığı yürekte, yücelttiği insanda büyüsün, serpilsin ve parlasın 🙂

Eveet galiba böyle mistik bir analizden sonra bir de burçlara göre yorum yazmak farz oldu :))) Ama siz yine de bu genel yorumu yabana atmayın…

Zira bu DOLUNAY’da kafanızdaki hatlar karışır veya önünüzdeki yol çatallaşırsa bilin ki ışığı görmenizi ve anayolu bulmanızı sağlayacak olan tek şey ÖZ’e GÜVEN’dir… Önde oynayan film ne olursa olsun perdenin arkasındaki el hep RABBİN ELİ’dir 😉

Ve dışımızdaki rüzgar içimizdeki huzuru savurmaya başladığında, sığınacağımız en güvenilir kucak Gerçek Sevgili’nin kucağı olacaktır…

Wild Is The Wind – David Bowie yorumuyla;